“...Mahrem, insanı çerçevesiz, büsbütün ölçüsüz, kuralsız ve değersiz bırakan, vicdanını esir alan her şeyden kurtarmaya ve giderek özgürleştirmeye başlar. Bunu biraz açayım. Mahrem ortadan kalktığında, içerisi ile dışarısı arasındaki denge bozuluyor. İnsana ait giz ortadan kalkıyor. Görünenin ardında hiçbir şey yokmuş gibi. Göz, kendi metaforlarından, metafiziğinden kopuyor... Mahrem olmadığında sır da ortadan kalkıyor. Ama gerçeğin örtülü kısmı, tabir edilmeyi bekleyen bir yüzü var. Onu keşfettiğimizde görürüz ki: Dünyayı her daim diri tutan sır, zamanların ve mekânların ötesinde devam etmektedir…”