İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
_Söz ile Sihir eskiden aynı şeydi; sözlerin sihirli güçleri vardır.
_Sevgi ve sinir doğru orantılıdır.
_Aşk yoktur; libido vardır. Aşık insan deIidir.
_Dünün mutsuz çocukları, bugünün psikopatlarıdır.
_Hiçbir önerme, kendi kendisinin kanıtı olamaz.
_Sanat, çocukluk tecrübelerinin büyüklüğe
Kargalar Meclisini bitirmemin üzerinden 5 gün geçmiş. Ve ben hâlâ etkisinden çıkamadığım için Sahte Krallık kitabına başlayamıyorum. Gerçi ben genel olarak yeni bir kitaba başlamakta çok zorlanıyorum ama konumuz bu değil. Kargalar Meclisi bu serideki açık ara en sevdiğim kitap oldu. Gölge ve Kemik üçlemesindeki gibi tek karakter üzerinden
Bilge Kültür Sanat’tan çıkan Kamburuma Üç Sebep Recep Kayalı’nın “Dip” ve ”Taşın Dediği” kitaplarından sonra üçüncü öykü kitabı. Eserde farklı konuların ele alındığı sekiz öykü yer alıyor.Konular farklı olsa da yürekte bıraktıkları sızı aynı. Yazar, rakibine seri yumruklar atan bir boksör edasıyla her bir öyküde farklı bir dünya ağrısını
Gerçeği söylemek gerekirse, cellat çok
büyük bir korku içindeymiş.
Kanun
koyucuların insanlıktan bahsettiklerini
duyduğu gün; “insanseverlik”, “ilerleme”; işi
bitmiş olarak duyumsamış kendisini.
Saklanmış, zavallıcık, insanların kendisini
unutmalarını bekleyerek, kulaklarını kapatarak
ve soluk almaya bile cesaret edemeden, günün
ortasındaki bir gece kuşu gibi temmuz
güneşinin altında keyfi kaçmış bir halde,
giyotininin altına büzülmüş. Altı aydır
görünmez olmuş. Hiçbir yaşam belirtisi
göstermiyormuş. Yavaş yavaş kaygılarından
sıyrılmış. Meclis’i dinlemiş kenardan ve kendi
adının geçmediğini duymuş. O çok korktuğu
büyük sözcüklerden hiçbirisi yokmuş artık.
Artık bir oyunu oynayabiliriz
Ağla da: değmez ağlamamaya
Terkisinde kuşku atlarımızın uçabiliriz
O görünmez el şehri kararttığında
Ne kadar ne varsa bilinmez dediğin
Sirk cambazları olup gelirler uyuduğunda
Sanıyorsun ki boğacak seni düşüncelerin
Daha beter uçurumlar var beyninin kıvrımlarında
Tanrı, İblis ve bilinmez
Bizi yaşattıkları üç şehirdeyiz
Ermiş, cellat ve dilenci
Ne garip: her an her şeyiz
instagram.com/p/BkJJp04BbTU/?...
Vicdanın işleyiş biçimi işte bu kadar mükemmeldir. Bizi kendimize ihanet etmeye, kendimizi suçlamaya ve kendimizle savaşmaya sürükler. Etrafta hiç tanık olmadığı durumlardaysa, bize karşı ondan bir tane, yani kendi kendimizi çıkarır. Bir cellat gibi, bize görünmez bir kırbaçla vurur.
Bu gece fırtına var
Karanlık hırçın bir rüzgar ile saldırıyor üzerine
Korkuyorum korkmaktan
Ümitsizlikten
Çaresizlikten
Yalnızım, kimsem yok
Nefes bile alamıyorum
Kıyıya vurmuş balıklar gibi...
ÇÜRÜMENİN KİTABI
Saatler boyunca, başka saatleri bekleriz...
Olmadığın gibi hiç olmayacaksın; ya olduğun gibi olmanın hüznü...
Oluşun dışında yaldızlı bir dakika düşlüyorum, güneşli bir dakika, uzuvların işkencesini ve çürümelerinin melodisini aşan bir dakika...
"Düşüncelerimizin yönü yüreklerimizinkiyle aynı olmadığından, ayak altına
İnsanoğlu özüne ulaşmak için gayret etmelidir. Dünyaya gelen herkes arkasından güzel izler bırakmalı. Sen gibisine hayata küsmek yakışmaz. Barış yeniden hem kendinle hem insanlarla.