Varamaz elim Ayvasına, narına can dayanamazken, Kırar boynumu yürürüm. Kurdun, kuşun bileceği hal değil, Sormayın hiç Laaaaal... Kara ferman çıkadursun yollara, Yarin bahçesi tarumar,
Türk -Arap dostluğu üzerine Atatürk'ün mektubu
Bütün İslam Dünyasının iki göz bebeği olan Türk ve Arap milletlerinin da­ğınıklık yüzünden ayrı ayrı zaafa uğraması, Muhammed Ümmeti için şanlı bir halde buna karşı el ele vererek Muhammed Ümmetinin hürriyet ve bağımsızlığı uğrunda mücadele etmek bizler için Allah'ın emridir. Unsurların saflığını ve gelenekleri koruyarak Mukaddes Hilafet Makamı etrafında toplanarak kâfirle­rin esaretinden yakamızı kurtarmaya yönelik mücadelenizde soylu kişiliğinizle beraber olduğumu arz ederim. 15 Haziran 1919
Reklam
“Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen” “Ey insanevladı! Kendine hoşça bir bak, sen alemin özüsün. Kâinatta yaratılmış olan varlıkların göz bebeği olan insansın.”
105'lik Skoda bataryasının genç komutanı Mülazım Cevdet 'Sunay' Efendi'nin bir gözü topunda, bir gözü de kalan cephanededir. Rasat subayından uzun zamandır düzeltme gelmemesinden doğru adresi bulduğunu anlamış, Prens Andreas'ın göz bebeği 5/42 Evzon Alayının gününü cehenneme çevirmektedir. Yine de tutumlu davranmakta fayda vardır: "Dereden dolduruyor gibi mermi harcıyor adamlar! Ah şunlardaki cephanenin yarısı biz de olsaydı".
Sayfa 157 - KronikKitabı okudu
Düşünsenize ne acayip değil mi? Göz sizin, beyin sizin, beyin sizin, gözbebeğindeki kaslar sizin... Ama ayna karşısında kol kaslarını şişirip böbürlenen insanların göz bebeğin bile daraltamayacak durumda olması aslında oldukça ironik bir durumu gözler önüne sermektedir. Ama biz gözler önünde olan bu gereği görmemekte çok ustayız.
Sayfa 144Kitabı okudu
Sevdiğin birini yitirince bir yanın onunla beraber kaybolur. Terk edilmiş hayaletli bir ev gibi buruk bir yalnızlığa esir olur, eksik kalırsın. İçinde bir sır gibi, giden sevgilinin yokluğunu taşırsın. Öyle bir yara ki üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin gene de canını yakar. Öyle bir yara ki iyileştiğinde bile kanar. Bir daha gülemeyeceğini, asla hafifleyemeyeceğini sanırsın. Karanlıkta el yordamıyla ilerler gibi akar hayat. Önünü göremeden, yönünü bilemeden, sadece şu anı kurtararak... Gönlünün kandili sönmüş, zifiri gecede kalmışsındır. Ama işte ancak böyle durumlarda, yani iki göz birden karanlıkta kalınca, bir üçüncü göz açılır insanda. Kapanmayan bir göz... Ve ancak o zaman anlarsın ki bu elem sonsuza dek sürmeyecek. Hazandan sonra başka mevsimler, bu çölden geçince nice vadiler gelecek; bu ayrılığın ardından da ebedi bir vuslat. Yeni kaybettiğin kişiyi manevi gözle bakınca her yerde görmeye başlarsın. Denize düşen katrede, dolunayla hareketlenen med-cezirde, esen her esintide ona rastlarsın. Kuma çizili remilde, güneşte parlayan kristal tanesinde, yeni doğmuş bebeğin tebessümünde, bileğinde atan nabzında onu seyredersin. Her yerde, her şeyde onu görürken nasıl derim ki Şems gitti..?
Sayfa 404
Reklam
1.000 öğeden 171 ile 180 arasındakiler gösteriliyor.