O da arkadaşları gibi sonunda sayma hastalığına yakalanmış, arabada etrafı gözlemleyip hayal kurmak yerine, başka arabaları sayarken bulmuştu kendisini. Hatta ağaçları da sayıyordu bazen. Neden her şeyi sayıyordu? Hayal kurmak ne zaman yerini bir şeyleri saymaya bırakmıştı? Sahra kendisi için endişelendi. Ağaçlardan özür diledi, hepsi de eşsizdi. Görmüştü ki saymak değersizleştiriyordu bir şeyleri, beyniniz her şeyden sonsuz kadar var zannedip önemsememeye başlıyordu gördüklerini.
Yasemin'e göre dersler çok önemliydi. Çalışmak da çok önemliydi ve hele başarılı olmak en önemlisiydi. Önemli olmak ne kadar da önemliydi! Anlatıp dururdu; ileride çok önemli bir yönetici olacaktı, babası da önemli bir yöneticiydi. Öyle diyordu. Sahra bunu hiç anlayamamıştı. Bir keresinde Yasemin'e "Yönetici ne demek?" diye sorduğunda, "Çok önemli bir şey" diye cevap vermişti arkadaşı. O gün anladı. Bazılarının hayali sadece önemli olmaktı. Acaba neyin önemli olup, neyin önemli olmadığına kim karar veriyordu? Derslerde henüz bu konuya gelmediklerine hayıflandı.
Başkalarının hayalleri üzerimizde ne de komik duruyordu, bunu keşfettiğinden beri kendisine ait olmayan hiçbir hayale elini bile sürmedi, sahibine hep iade etti.