Yalanlar Ve Gerçekler
Hepsi yalanmış meğer. Tuttuğum eller... Güvendiğim kalpler... Baktığım gözler... Aşık olduğum gülüşler... Koca bir yalanın içinde uyutulup durmuş koca bir aptaldan başka bir şey değildim. Acınası haldeydim.
Sayfa 472 - Güneşi Söndürmem Gerek - Emre GülKitabı okudu
...işte şimdi de ben seni koltuğa oturtuyor, yanımda ve dahası bana ait olmanın verdiği mutluluğu kelimeler, gözler, eller ve bu zavallı kalple nasıl içime alacağımı bilemiyorum. Yine de aslında sevdiğim sadece sen değilsin, daha fazlası; senin aracılığınla bana hediye edilen varlığım.
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
Bana ait olmanın verdiği mutluluğu kelimeler, gözler, eller ve bu zavallı kalple nasıl içime alacağımı bilemiyorum.
Sayfa 114Kitabı okudu
Sorular Sorular
Başlangıcı ve sonu olmayan bir yol. Gözlerini sorgulamadan açtın. Açınca sorguladın : neyim? neredeyim? Kalbin hızlıca çarptı, yaşadığını hissettin. Bir saniye gibi geldi sana bir ömür. Gözünü açtın, kapadın. Bitti, başladı. Kısır bir döngü bu. Başladığını zannettiğin an bitti ve bittiğini sandığın an başladı. Ararsın, merak edersin, öğrenirsin, beceremezsin, yaparsın, yorulursun, başarırsın, zamanın içinde kaybolup gidersin. Bunu bildiğin halde nedir bu gayret, nedir bu hırs. Her şeyi bildiğimizi sanıp kendimizi bulamayız. Beden adlı bir kutunun içindeyiz. Hapsolmuşuz. Hayal yetmiyor artık. Kalp yoruldu çünkü. Sevdiğin eller uzaklaştı, kalpler yerini hiç 'e bıraktı, özlediğin gözlere bakamadan kayboldu insanların içinde , dokunamadığın saçları başka yastıklarda yitirdin. Kalbine dokunanların kalbine dokunamadın. Yaralarını iyileştirdiklerin yaralarını açtı. Göz gözü görmüyor, kalp kalbe dokunamıyor, beden bedene sarılamıyor. Kutsal olan her şeyi (bedenleri, dudakları, kitapları ) kirlettik. Bizi yakan cehennem ateşi bu mudur? İçimizde yanan bu ateş bundan mıdır? Biz miyiz şeytan yoksa kirlenmiş melekler miyiz?
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
Stefan Zweig
Stefan Zweig
İşin aslına bakarsan büyür, dert kafana çokta takarsan Çekilmez olduğunda hayat, gözlerin arar çekilir bir iki insan İçin içine sığmadığında, taştığında sen senden bariz, hayat durur kalbinle beraber. Sözüne kulak bulamayınca, elin sıkıca bir eli tutamadıkça, hayat durur kalbinle beraber. Bitti pili saatimin, durdu zaman yere sindi, bunca
Bu topraklarda kalbin de düşünebildiğini savunan insanlar yetişti. Çünkü bu müdaafiler Muhammed suresinde (47) "Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi? Sorusuna muhatap oldular. Aklın mevcut olanı idrak ettiğini; kalbin ise ruha bağlı kalması hasebiyle hisleri kuşattığına hükmettiler mi bilmem. Ama kalbe layık görülenin seksüel aktivitelerden kazanılan haz ile eşdeğer tutulmasını hazmedemiyorum. "Çağdaş" kisvesiyle kadını, erkeği hatta çocukları dahi bu çarkta ögüten anlayış, bir dönem, ulvi hislerin/ kavramların/ değerlerin belaltı uzuvlarla çağrışımını kınıyordu. Peki ne oldu? Nasıl ki namus belaltı çağrışımlara indirgendiyse, aşk da nasibini aldı bu çirkinlikten. Dudaklar, saçlar, eller, gözler hatta ayaklar ve genital görkemi olan ne varsa aşka ulaştıran vasıta olarak addedildi. Yalan mı? Eğer melek yazacaksa ve günahsa aşk, ancak bu sebeple olurdu. . . . Günah yazan meleğin solda olması ile kalbin solda olması arasında bağ var mıdır? Sorusuna binaen...
Reklam
100 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.