Para, tatmin, cinsellik... İnsanın irade sahibi tek canlı olduğunu söylesek de bu bariz zayıflıklara karşı irade işe yaramayabiliyor. Böyle durumlarda ise "Nasıl bir çağa denk geldik ya" diye sitem ettiğimiz olaylar yaşanıyor. İşte okuyacağınız hikaye de size bunu dedirtecek.
Çocukların yoğun olduğu bir alanda bulunmuş, kulağı kesik, gözleri bağlı, yanına oyuncak bırakılmış bir ceset, sıradan birinin cesedi değil, bir çocuk tacizcisinin ceseti... Tüm bunlar, cinayetin "Körebe" lakaplı seri katil tarafından işlendiğini gösteriyor. Bu seri katil kimine göre polisin yapamadığını yapan bir kahraman, kimine göre adalete teslim edilmesi gereken bir cani. Ama iki tarafın da gönlü olmamıştı, yıllar önce Körebe cinayetleri bırakmış ve ortadan kaybolmuştu. Ta ki çocuk parkında onun işaretlerini taşıyan bir ceset bulunana kadar... Körebe geri mi dönmüştü, biri suçunu Körebe'nin üstüne yıkmaya mı çalışıyordu, yoksa Körebe'yi örnek alan hayranlar mı vardı? İşte bu soruların cevabını ararken insanlığın ışık görmeyen yüzüyle göz göze geleceksiniz.
Kitap hakkındaki hislerime gelirsek, genel olarak hikayeyi beğendim. Aynı anda birden fazla gizem yaratıp bazılarını tahmin edilebilir bazılarını sürpriz olacak şekilde yazması da okurken aldığım zevki katladı. Gizemlerin yanı sıra karakterler de derin ve kişilik sahibiydi. Ama böylesi bir hikayenin sonunda, Körebe'nin kimliğini öğrenme şeklimiz hayal kırıklığına uğrattı. Neredeyse şans eseri denilecek bir olaydı, burada ayrıntıya girip de sürprizi kaçırmak istemiyorum. Ama sonunu saymazsak son derece kaliteli olduğunu söyleyebilirim.