İkimizde birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım.
Sana gözlerimi versem,
birlikte ağlar mıyız ?
Gözyaşların kızgın demir,
yüreğimi dağlar mıyız ?
Sana ellerimi versem,
birbirine bağlar mıyız ?
Aradığı yalnız sendedir,
muradını sağlar mıyız ?
Sana içimi döksem,
beraber toplar mıyız ?
İlhan Berk
(18.11.1918 - 28.08.2008)
Saygı, sevgi ve özlemle…
Seni yaşayacağım, anlatılmaz;
Yaşayacağım gözlerimde;
Gözlerimde saklayacağım.
Bir gün, tam anlatmaya..
Bakacaksın,
Gözlerimi kapayacağım..
Anlayacaksın.
Bu satırları yazarken kalbim sevgiyle dolup taşıyor. Hayatımda ilk kez, ailem ve yakın dostlarımın dışında, böyle geniş bir topluluk tarafından kutlanan bir doğum günü yaşadım. Her bir kutlama mesajınız, beni derinden etkiledi ve gözlerimi yaşarttı. Bu kadar çok insanın, belki de yüz yüze hiç tanışmadığımız halde, samimi dileklerini bana iletmesi, yaşamımda unutamayacağım bir anı bıraktı.
Bu özel günümü sizinle paylaşmak ve sizlerin sevgi dolu sözlerini okumak, bana ne kadar şanslı ve sevilen biri olduğumu hatırlattı. İçtenlikle, kalbimin en derin köşelerinden, hepinize teşekkür ederim. Bu muhteşem kutlama, sadece bir yaş günümü değil, hayatımdaki en değerli anlarından birini işaret ediyor.
Kalplerinizin sıcaklığını her daim hissediyor, sevgi ve destekleriniz için minnettarım. Hepiniz çok özelsiniz ve bu muhteşem doğum günü kutlaması, hep kalbimde yer alacak.
Sevgiyle ve en derin teşekkürlerimle,
Ölüm cezadan kurtulmak değil midir! Kişinin kabul edemediği ceza gerçek cezası değil midir! Şunu yapmaktansa ölmeyi tercih ederimcileri idam ile ödüllendirilmiş olmaz mı, adaletsiz adalet! Kitabı okuduğunuzda daha iyi anlamlandıracaksınız.
Kitap dinlediklerim kategorisinde yerini aldı. Gözlerimi kapattığımda sahneleri yaşadım bu tabiki kitabın
1. Tek bir kelime “Git!” demişti “Öl, yaşama, nefes alma!” Gibi duymuş, anımsamıştım, o kelimeyi. Hastane odasında iyileşmesini bekleyip, yemeklerini yedirdiğim, ilaçlarını dakikasına kadar geciktirmediğim bir adam diyordu bunu. Pencerenin kenarında durup, yoldan geçen arabalara bakıyordu. Aslında beni görmemek için dönmüştü sırtını – her zaman
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım