Seninle tanıştığımız o akşamı hatırlıyor musun sevgilim?
Gözlerimin gözlerine ilk değdiği akşamı, sana hiç anlatmadım ama öyle ağırlaştı ki o an zaman.
Bir asır seni izleyebilirdim ve bir an için kaçırmazdım gözlerimi, öyle ısınmıştı ki avuçlarımın içi, sanki bütün varlığımı sana adamak için doğmuştum ve o an hissetmiştim.
Sonra sen bi anda gülümsedin, sana hiç söylemedim ama o akşam, o karanlık sen güldüğünde ışıl ışıl parlamıştı, bütün yıldızlar, ay, güneş hepsi senin teninden olmuşçasına, ışık oldu karanlığıma.
Sonra iki dudağının arasından dökülmüştü o kelimeler bi çırpıda;
“Merhaba, buralarda yenisin galiba?”
Hatırlıyor musun? güç bela, kekeleyip ben mi? demiştim.
Salaklığıma gülmüştün, sonra sen gül diye ben hep salak yaşadım.
Biliyorum, bir daha dönmeyeceksin, biliyorum gözlerimin içine bakıp yine öyle gülmeyeceksin.
Olsun sevgilim, ben her akşam buraya gelip sana ilk günümüzü anlatacağım.
Ameliyata girmeden önce, bana söz ver eğer uyanamazsam, yaşamaktan asla vazgeçmeyeceksin demiştin.
Sana söz vermiştim, biliyorum ama bir tek seninle nefes alabiliyordum, neden benden bu kadar zor bir şey istedin ki sevgilim.
Bütün bu evreni sırtlardım senin için ama şimdi bütün aşkların cesedini taşıyorum sanki.
Öyle ağır ki, altında ezildim.
Keşke bütün ömrüm senin olsaydı da, seni bir kez daha,
son bir kez gülerken görebilseydim.
Rüyalarıma yine gel olur mu?
Sensiz çok üşüyorum,
Lütfen gel sevgilim…