Kardeşim! Gözlüğüm kırıldığında gördüm gerçekleri. Perdeler aralandı o gün. Camlardaki buğular da gitmişti artık. Rabbim kalbimi açmıştı. Özgür olmuştum. Tevbem kabul olmuş gibi, tüy kadar hafifledim birden. Ruhumda bir sevinç, bir heyecan; kalbim başka atıyordu artık. Hidayet böyle birşeydi herhalde. Gel, sevincime ortak ol, sende uyan artık. Bu uyku seni yoruyor. Yaşlanıyorsun, yarın uyansan da belki yaşlılıktan hareket edemezsin. Belki uykuda olur ölümün. yeter bu kadar uyku. Haydi uyan!
Zamanın ZeynebiSabiha Ateş Alpat · Beka Yayınları · 2000931 okunma
Şebnem Ferah - Çakıl Taşları şarkı sözleri
benim çakıl taşlarım var irili ufaklı
kaybolduğumda yere yayıp yol yaptığım
çakıl taşlarım var her yerden topladığım
boşluğa düştüğümde oyunlar yaratıp oynadığım
benim bir sözlüğüm var unutulmuş bir dil
oysa ki içinde her şeyin anlamı gizli
benim bir gözlüğüm var sol camı kırıldı
Gözlüğüm! Seni de seviyorum ben. Sana toz kondurmadığımdan anlamalısın bunu. Gözüm gibi baktığımdan. Sahi neler gördük seninle biz. Ne karlı günler, ne güneşli günler... Neler okuduk kalbimizi güm güm çarpıtan.
İnternetle, alfabe çağına döndük. Biz görüntü uygarlığına girdiğimizi zannetmiş olsak da, bilgisayar bizi gerisingeri Gutenberg galaksisinin içine soktu ve herkes okumak mecburiyetinde artık.
Okumak için, maddi bir ortam gerekir. Bu maddi ortam sadece bilgisayar olamaz. Bir roman okumak için bilgisayar başında iki saat geçirin, gözleriniz tenis topu gibi olur. Benim evde polaroid gözlüğüm var, ekran karşısında devamlı okumanın yol açtığı zararlardan gözlerimi korumamı sağlıyor. Kaldı ki bilgisayar elektriğin olmasına bağlı ve banyo küvetinde okuyamazsınız, yatakta yan yatarken de. Dolayısıyla kitabın daha esnek bir gereç olduğu ortada.
Yastık altı korkular katili oldu masum düşlerin. Aynadaki cellada öğretemedik bir türlü savaşmayı. "Korkma, gül!" diyemedik. Bazen gülümserken bulduk kendimizi aynadakine bakarken. Gözlerinin ardında yatan acıyı göremedik. Tarağın saça her değişinde dökülen kalp kırıklıkları aktı gitti lavabolara. Saçları ayna ile makas arasında gidip gelen, beyaz zeminlere lacivert umutlar bırakanlar olduk. Maziye bakarken, geleceğimizi şekillendirmeye çalıştık düşlerimizde. Resimler gördük. Bir tığ geçirdik elimize, başladık gözlerden delmeye. Faili meçhul kalmasın diye hiçbir kelime...
Sen uyma kimseye, gözlüğüm.
Senin bildiğin en güzeli...
En güzeli senin hayallerin, senin düşlerin.
Uyma kimseye, gözlüğüm.
Laciverti en iyi sen görürsün.
İsteme başka renkleri.
Sen laciverti sev, lacivert seni...