224 syf.
10/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Dünyanın En Güzel Şiirine...
Vâreden’in adıyla insanlığa inen Nûr Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından Rahmet vadilerinden boşanır âb-ı hayat En müstesna doğuşa hâmiledir kâinat Ne güzel bir giriş, dünyaya ne güzel bir geliş... Toprağı kirlerinden arındıran o Yağmur için, rahmet vadilerinin
Yağmur
YağmurNurullah Genç · Timaş Yayınları · 20192,374 okunma
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
İNSAN- YÜZ KAPILI SARAY....
Bediüzzaman Hazretleri insanı yüz kapılı saraya benzetir. Kapılardan sadece birinin açık olması o saraya girilebileceği anlamına gelir. Toplumda eksik, kötü, işe yaramaz olarak vasıflandırılan insanları göz ardı etmek , onları yok saymak, kazanmak için çaba harcamamak ne büyük bir vebal... Düzceli Mehmed ateist bir genç. Üniversitede yolu gerçek bir eğitimci ile kesişiyor. Sonrası inkardan hakiki bir imana yolculuk. Zihninde ki bütün sorulara cevap arayan Mehmet'in hidayet yolculuğu tam 8 ay sürüyor. Öyle bir yolculuk ki dökülen her gözyaşı Rahman'a ulaşmasına vesile oluyor. Merhamet etmeye en layık olan O'nu inkar bataklığından çıkartıp şehitlik mertebesine yükseltiyor. Düzce depreminde ailesi ile beraber secdede şehit oluyorlar. Ne büyük nimet.
Düzceli Mehmet
Düzceli MehmetHalit Ertuğrul · Nesil Yayınları · 20175,6bin okunma
Reklam
La Tahzen Şiiri, Mevlâna Celâleddin Üzülme! İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme! Rahman, “Ben kırık kalplerdeyim” buyurmadı mı? O halde ne diye üzülürsün ey can? Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan; Gece gibi kapkaranlık nefsini yak! “Derdim var” diyorsun; Dert insanı Hak’ka götüren Burak’tır; sen bunu bilmiyorsun. Sanma ki dert sadece sende
“ALLAH yeniden başlayanların yardımcısıdır”
"ÜZÜLME! İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme! Rahman, “Ben kırık kalplerdeyim” buyurmadı mı? O halde ne diye üzülürsün ey can? Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan; Gece gibi kapkaranlık nefsini yak! “Derdim var” diyorsun; Dert insanı Hak’ka götüren Burak’tır; sen bunu bilmiyorsun. Sanma ki dert sadece sende var. Şunu bil ki; sendeki derdi
Chophen bunu Mallorca 'da , deniz evinin etrafında gözyaşı dökerken, tuzlu köpükler camlarıa vururken mi yazmış acaba? Müthiş romantik. Taklitçi olmayan bir sanat dalının kalmış olması ne büyük nimet !
Sayfa 248Kitabı okudu
Lâ tahzen
La Tahzen Şiiri Üzülme! İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme! Rahman, “Ben kırık kalplerdeyim” buyurmadı mı? O halde ne diye üzülürsün ey can? Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan; Gece gibi kapkaranlık nefsini yak!
Reklam
Yazılarımda sık sık köyle ilgili hatıralarıma sığınıyorum. Sığınmak ne tuhaf şey. Hatıralar, derinden yaşanmış olayların pıtrak gibi gün yüzüne çıkması. Bir anda seni sımsıcak sarıp sarmalaması. Gözyaşlarının yanaklarından ılık ılık akması. Gözyaşı ne büyük bir rahmet, gözyaşı ne büyük bir nimet. Gözyaşları insana insan olduğunu gösteriyor. Gözyaşları, ben kimim? Ölüm ne demek? Sorularını burgu burgu zihnine sokarak benlik ile ölüm arasında ürpertici bir kardeşlik münasebeti örüyor. Gözyaşları insana derin bir nefs muhasebesi temin ediyor. Gözyaşları aciz olduğunun idrakini yaşatarak kalpleri yüceltiyor. Evet, yüceliyorsun. Gözyaşları bir arınma kurnası olarak bizi Rabbimizle en saf ve halis irtibata geçiriyor. Hatırlamak, insana meçhul olan ruhun bir aksiyonu. İnsan olarak aciz varlıklarız. En hoyratça alıp verdiğimiz nefesten mahrum kalsak işimiz tamam. Hatıralarıma sığınıyorum. Annem yok babam yok, amcam, dayım, dedem ve ninem yok. Sığınacak insan sayısı azaldıkça hatıralara sığınmaktan başka bir çarem yok. Hatıralarımda hayatta olsaydılar sığınacağım bütün bu sevdiklerimle birlikte olabiliyorum. Zaman ve mekân ötesi bir âlemde yaşanan bütün güzellikleri bir film şeridi gibi görüyorum.
Gözyaşı insanda en büyük nimet; lafı da edebiyatı da sefalet mi sefalet… ”Ağladım, ağlıyorum, ağlıyor!” demekten başka sözü olmayan, gözyaşlarına dereleri, yağmurları, çağlayanları misal gösteren küçük hissilerden iğrenirim. Ne büyük şeymiş o gözyaşı ki, ucuz edebiyata ve katibane ifadelere düşürülünce, tükürük altında pıhtılaşmış bir cıva damlası gibi muazzam keyfiyetini kaybediveriyor. Dile gelmez şartların ifadesi olan gözyaşı, bu şartlardan uzak nakil tekerlemeleri içinde hemen ölüp gidiyor.
Lâ tahzen! (Üzülme!) Üzülme! Dert Etme Can
İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme! Rahman: (c.c), “Ben kırık kalplerdeyim” buyurmadı mı? O halde ne diye üzülürsün ey can? Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan; Gece gibi kapkaranlık nefsini yak !.. “Derdim var” diyorsun; Dert insanı Hak’ka götüren Burak’tır; sen bunu bilmiyorsun. Sanma ki dert sadece sende var. Şunu bil ki; Sendeki derdi
Üzülme! İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme! Rahman, “Ben kırık kalplerdeyim” buyurmadı mı? O halde ne diye üzülürsün ey can? Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan; Gece gibi kapkaranlık nefsini yak! “Derdim var” diyorsun; Dert insanı Hak’ka götüren Burak’tır; sen bunu bilmiyorsun. Sanma ki dert sadece sende var. Şunu bil ki; sendeki derdi
Reklam
448 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Bir “aşk romanı”ndan çok daha fazlası*…
1970 yılında neşredilen
Ak Liman
Ak Liman
novellasının devamı niteliğindeki
Beş Katlı Evin Altıncı Katı
Beş Katlı Evin Altıncı Katı
1974-1978 yılları arasında kaleme alınmış, 1981 yılında ise ilk kez Yazıçı Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Türkiye’de ise ilk baskısı Kültür Bakanlığı tarafından 1994 yılında
Resim