Her iki adamın da gergin olduğunu biliyordu. Dün gece abisi ile uzunca konuşmuşlardı. Toprak için neler hissettiğini, onunla ne yaşadığını, her anını
tek tek anlatmıştı. Berker ise sadece gülümseyerek dinlemişti kardeşini. Annesine verdiği örneği vermişti Berker'e de, "Kalbimi durduracak ve aynı zamanda ona ilaç olacak olan da Toprak... En çok
neyi özledim biliyor musun? Onun beni yanaklarımdan öpmesini..
Gerçek bir öpüşten bahsediyorum. Nefes nefese kalnan cinsinden.
Kişiye bir kalbinin olduğunu ve o kalbin de bazen öpüşerek durabileceğini ispat edebilecek bir öpüşmeden bahsediyorum... demişti gözyaşları içinde.
Aziz Mahmut Hüdayi, hocası Üfdade'ye çiçek verirken
Hocasının: "Ya Hüdayi herkes çiçek getirirken bu boynu bükük kuru çiçek nedir böyle?"
Demesine cevap: "Hocam, papatyalar o kadar güzel Allah'ı zikrediyorlar ki asla onları koparmaya kıyamadım.
Fakat bu çiçek boynunu bükmüş ve kurumaya yüz tutmuştu, Ben de sadece onu bulabildim"
Diyerek, gözyaşları içerisinde kalması gibi idi hayat...
Aşkın sırrı cehennemden korkmamak ve cenneti arzulamamaktır. Aşkın sırrı su yerine susuzluğu aramaktır. Aşkın sırrı Allah'tan Allah'a yakınlığı satın almaktır. Aşkın sırrı Rabb'imizin bize duyduğu sevgiden dolayı var olduğumuzu bilmektir. Aşkın sırrı hem âşık hem mâşuk olmaktır.
Mezarımın yanından geçen sarhoş olur.
Mezarımın başında duransa sonsuza kadar sarhoş olur.
Mezarımın sarhoşu denize dalsa, deniz sarhoş olur, taşar köpürür.
Toprağa girse, mezar da sarhoş olur lâhit de.
En mahrem bir gecenin, en matemli anında akıyordu gözyaşları. Sırların habercileri hızına yetişemiyordu gözyaşlarının. Çok konuştuk, biraz da susalım. Susalım ve ağlaşalım...
Kim anlatabilir o gecenin felaketini?
Hangi gözyaşları denk olur çilelerimize?
Göçtü giti o eski kent, yıllar yılı hâkim kent!
Her yere serpilmiş yatan birçok şekilsiz ceset!
Yollara, evlere, kutsal Tanrı eşiklerine.
Hem canlarını kanlarıyla ödeyen yalnız
Troia'lılar değildi: Bir kahramanlık damarı
kabarıyordu bazen de yenilmişlerin bile
ve yengili Danao'lar seriliyordu yere.
Her yerde vahşi ağıtlar, her yerde korku, dehşet,
ölümün türlü hayali kol geziyor her yerde.