İlk Türk romanlarından Beyoğlu dışındaki atla gezintilerin Abdülaziz devri sonunda devam ettiğini biliyoruz. Şüphesiz bu devirde Bayezıt'tan iki yana doğru da bu atlı gezintiler vardı. Fakat bu ilk piyasaların asıl revnakını veren saraydan başlayarak yavaş yavaş moda olan araba idi. Yaya halk bu gezintilere gerek Beyoğlu'nda gerek İstanbul tarafında iştirak ediyordu. Bayezıt Camii'nde ramazanları açılan sergiler kibar halkın toplantı yerleriydi. Bayezıt ile Şehzadebaşı arasında akşam gezintisinin asıl mevsimi ramazandı. İkindi ile iftar arasındaki boş zamanda vaaz dinlemeğe gelen şık hanımlar ve beyler yirmi otuz yıl evvel yeniçerilerin kuş uçurtmadıkları bu yolda şüphesiz Çamlıca'dan ve Boğaz mesirelerinden biraz daha çekingen ve ihtiyatlı dolaşıyorlardı. Hakikatte bu piyasalar 1848 ihtilâlinden evvel Kral Louis-Phillippe'in de iştirak ettiği Boulevard Italienne ve Grand Boulevard'daki arabalı gezintilerin bize kadar gelmiş uzak serpintileri idi.
Sayfa 168
Avrupalılara göre Fâtih Gran Turco, Grand Turc, Great Turk, Uzun Hasan ise Piccolo Turco, Petit Turc, Little Turk idi.
Reklam
DİPNOT: Machiavelli, Osmanlı Devletinden, halkından ve hükümdarlarından devrindeki yaygın kullanıma göre tek bir sözcükle "El Turco" (Türk) diye söz etmektedir. O devirde başka bazı AvrupalIlar aynı anlama gelmek üzere "Le Grand Turc" (Büyük Türk) dernekteydiler.
Sayfa 53 - AnahtarKitabı okudu
1891-92 yıllarında Rusya'da yeniden Yahudi aleyhtarlığı şiddetlenince, Yahudiler için yeni bir göç dalgası (aliyah) baslamis ve bunlardan binlercesi de transit olarak İstanbul'a gelmişlerdir. Bu Yahudiler İstanbul'dan Selanik, Izmir, İskenderiye ve Marsilya'ya sevk edilmişler ve mühim bir kısmı da bu şehirlerden, o sırada Yahudilerin en fazla göç ettikleri Arjantin'e gitmişlerdir. Yahudilerin bu göçleri ve perişan halleri Padişah Abdülhamid'e de çok tesir etmiş olmalı ki, 1893 Nisan'ında bir gün Yahudi Hahambaşısı (Hahambaşı Efendi, locum tenens) Moșe Levi'yi huzuruna çağırarak, Rusya'dan ve diğer yerlerden kaçan Yahudilerden Türkiye'ye gelmek isteyenleri, Doğu Anadolu'ya yerleştirmek ve bunları IV. Ordu'ya asker olarak almak istediğini, böylece Yahudilerle birlikte 10 bin kişilik bir kuvvet teşkil etmeyi düşündüğünü söylemiştir." Hahambaşı Osmanlı padişahının Yahudi toplumuna bahsettiği bu şereften dolayı teşekkür etmiş ve konuyu Hamambaşılık Konseyi'ne (Conseil du Grand-Rabbinat) aktaracağını bildirerek, Türk Museviliği adına minnettarlığını ifade etmiştir.
Sayfa 28 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Yasa koyuculuğundan dolayı Süleyman-ı Kanuni/Kanuni Sultan Süleyman olarak ünlenmiş, Divriği Ulucamii minare kitabesinde "Süleyman Şah bin Selim Şah" künyesiyle anılmıştır. Büyük bir divan oluşturan şiirlerinde Muhibbî mahlasını kullanan bu padişahı Batılılar, Magnificent Magnifique-Der Prachtige (Muhteşem) ve Grand Turc (Büyük Türk)
Sayfa 142 - 10- Kanuni Sultan (I.) SüleymanKitabı okudu
Atatürk’ün altını çizdiği satırlar
Fransızca Grand Ansiklopedi, Hunlar maddesinde, en büyük zaferler sırasında bile Atilla'yı, ne zaman barış önerilse hemen kabul ettiğini yazıyor. İşte Atilla'nın gerçek yüzü: Düşman bile, istemeyerek de olsa onun erdemini itiraf etmek zorunda kalıyor. Atilla'nın savaşları, iç hesaplaşmalarla mezbaha halini almış olan Avrupa'da genel bir barışa yol açtı. Türk'ün bu büyük barışı, Rum için silahından farksızdı.
Sayfa 21 - cilt II.Kitabı okuyor
Reklam
Giacomo de’ Languschi'nin Fatih Sultan Mehmet'i tasviri
The sovereign, the Grand Turk Mehmet Bey, is a youth of twenty-six, well built, of large rather than medium stature, expert at arms, of aspect more frightening than venerable, laughing seldom, full of circumspection, endowed with great generosity, obstinate in pursuing his plans, bold in all undertakings, as eager for fame as Alexander of Macedonia. Daily he has Roman and other historical works read to him by a companion called Ciriaco of Ancona and another Italian … He speaks three languages, Turkish, Greek and Slavic. He is at great pains to learn the geography of Italy and to inform himself … where the seat of the pope is and that of the emperor, and how many kingdoms there are in Europe. He possesses a map of Europe with the countries and provinces. He learns of nothing with greater interest and enthusiasm than the geography of the world and military affairs; he burns with desire to dominate; he is a shrewd investigator of conditions. It is with such a man that we Christians have to deal. Today, he says, the times have changed, and declares that he will advance from east to west as in former times the westerners advanced into the Orient. There must, he says, be only one empire, one faith, and one sovereignty in the world.
Rusya Vatandaşlarını Reddediyor
Aralık 1922'de Bolşevik hükümeti yurt dışında yaşayan eski Rus tebaasının artık yeni doğan Sovyet devletinin koruması altında olmadığını ilan etti. Yeni vatanlarından vatandaşlık almayı başaramamış Beyazlar artık resmen vatansızdı. Yaşadıkları ülkenin hükümeti onları yasadışı göçmen kabul edip sınır dışı edebilirdi, başka hükümetlerin de onları kabul etme zorunluluğu yoktu. Artık onlar uluslararası hukukta resmi statüsü olmayan insanlardı. Ancak o sırada Milletler Cemiyeti araya girdi ve dünyanın dört bir köşesindeki Ruslara "Nansen pasaportu" denen belgeleri dağıttı. Bu pasaport­lara Norveçli kaşif ve insan hakları savunucusu, ayrıca Milletler Cemiyeti'nin Mülteciler Yüksek Komiseri Fridtjof Nansen'in adı verilmişti. Bu belge mül­tecilere otomatik olarak sınır dışı edilmelerini önleyen geçici bir statü sağ­lıyordu. Ama İstanbul'daki Rusların fazla vakti kalmamıştı. 1923'te Grande Rue'daki eski Rus elçiliği Sovyet denetimine geçti. Ankara hükümeti Beyaz Rus konuklarına ya ülkeden ayrılmaları ya da Türk vatandaşlığına geçmeleri için baskı yapmaktaydı. Artık Sovyetler Birliği'nden ticaret heyetleri ve diplo­matlar geliyor, eski düşmanlar sokakta yüz yüze geliveriyorlardı. Rus iç savaşı sırasında muharebe meydanının iki yanından birbirini gözetlemiş kişilerin Grand Cercle Muscovite'in dans pistinde karşılaşmaları işten bile değildi.
Sayfa 116 - Kitap YayıneviKitabı okuyor
Özellikle Kanuni Sultan Süleyman'in, genelde Osmanlı'nun dünyanın bir numaralı devleti olduğu çağın bütün Osmanlı Hakanları'nın Avrupalılarca kullanılan sıfatı "Grand Turc", yani Büyük Türk'tür. Anadolu'ya 11. asırdan itibaren Turchia, Türkiye adını veren Akdeniz'deki ikinci büyük güçtür, yani Venedik'tir. Venedik'te Osmanlı Tacirleri'nin kullandığ otel-antreponun adı da Türk'tür. Fondaco dei Turchi (Venedik şivesinde: Fontego dei Turchi).
Sayfa 289 - Panama YayıncılıkKitabı okudu
İşte Fatih'in bu resmidir ki, Batı'daki en meşhur Türk portresi olmuş, Türk'ü bırakın belki de en meşhur "hükümdar" resmi haline gelmiştir.Öte taraftan, yine bu resim, Batı'da asırlarca sürecek "Grand Turke", yani "Büyük Türk" imgesinin de asli başlangıcı olmuştur.Türkleri hakir göstermek, küçük düşürmek isteyen oryantalistler tarafından asırlarca karikatürize edilecek "Türk burnu"nun da ilk modelini oluşturmuştur.Shakespeare dahi iki asır sonra Macbeth adlı meşhur oyunundaki cadıya iksir karışımı için, ejderha derisi, kurt dişi, mumya parçası ve köpek balığı kursağı yanında bir de ne istetir biliyor musunuz? "Türk burnu"!
Reklam
1845-47 kıtlık dönemi İrlanda'ya Osmanlı yardımına atıf.
"Even the Grand Turk sent us his piastres" "Büyük Türk bile gönderdi bize kuruşlarını."
Sayfa 298 - Wordsworth ClassicsKitabı okudu
Karşınızda bir bohem, ihtiraslı ve gizemli ruhuyla bir Balkanlı duruyor. Ama ne klasik bir diktatörün saldırganlığıyla, ne de Fransızların "Grand Seducteur" dedikleriyle yakından uzaktan ilgisi yok. Türk kadınına verdiği haklar, kadına karşı duyulan saygının tarihî bir gerçeği.
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.