·
Puan vermedi
Trendeki Yabancılar PATRICIA HIGHSMITH Seviye 4 Michael Nation tarafından yeniden anlatıldı Seri Editörleri: Andy Hopkins ve Jocelyn Potter Pearson Education Limited Edinburgh Gate, Harlow, Essex CM20 2JE, İngiltere ve dünya çapında Bağlı Şirketler. ISBN 0 582 41812 7 Trendeki Yabancılar telif hakkı 1950 Patricia Highsmith Bu uyarlama ilk olarak
The Stranger
The StrangerAlbert Camus · Bokp · 2012111bin okunma
Aedion yanıt olarak homurdandı. İçeri girenin Darrow olmadığından şüphe yoktu. Uzun boylu, siyah saçlı, gri gözlü bir adamdı bu. Üzerinde zırh yoktu. Çamur sıçramış, koyu renkli giysileri kalıplı vücudunu belli ediyordu. Elinde bir mektup vardı. Zarafetle çadırın bir ucundan diğerine yürüyüp diz çökerek selam verdikten sonra mektubu uzattı. Aedion mektubu aldı. Üzerinde Darrow'un el yazısıyla ismi yazılmıştı. Ulak çenesiyle mühürlü mektuba işaret edip "Lord Darrow size yarın kendisine katılmanızı emrediyor," dedi. "Sizin ve ordunuzun." "Madem mektupta ne yazdığını söyleyecektin mektuba ne gerek vardı ki?" diye mırıldandı Ravi. Ulak genç lorda şaşkın bir bakış attı. "Bunu ben de sordum lordum." "O halde hâlâ bu işi sürdürmene şaşırdım," dedi Aedion.
Reklam
“Ama ben ölemiyorum Maya. Ve artık insan olmadığımdan beri, bana en çok insan hissettiren şey sensin. Doğru, karanlık, hem de çok… Ama sen ölürsen bu ikimizin de sonu olur gibi hissetmeyi durduramıyorum. Benim karanlığım, içine sen karıştığından beri bulanık, alacakaranlık. Benim için artık umut yok, beyaz bir dünya seçenek bile değil. Ama sen, beni ve bütün düşüncelerimi gri yapabiliyorsun. Sen, gece saçlı kız… Sen benim perdeleri aralamama neden oluyorsun.”
Sayfa 141Kitabı okudu
Şamil, saldırmayı bildiği gibi geri çekilmeyi de biliyor ve kendine güvenini kaybetmiyordu. Geri çekilme emri vermesi, aşiretlerin gözündeki itibarına gölge düşürmüyordu. Savaşta böyle iniş­li çıkışlı durumlar olurdu. Rusların safına geçip sonra yeniden Şamil'e katılan aşiret mensuplarına, dönek gözüyle bakılmazdı. Böyle birçok durumda
Herkesin Efkârlı Edd diye çağırdığı gri saçlı yaver Edd Tolett, “O oku asla bulamayacağız ve ben suçlanacağım,” dedi. “Atımı kaybettiğimden beri ne zaman bir şey kaybolsa hemen bana bakıyorlar. Atım beyazdı ve kar yağıyordu, ne bekliyorlardı ki?”
Epsilon Yayınları, Çeviri: Sibel AlaşKitabı okudu
CEVŞENÜ'L-KEBİR Işıl. Uzun siyah saçlı kız Bu rutubetli mektup selamlarla doludur. Hüznümü assam kururdu ütü masasına. Ama çoraplarım kurumayacak sabaha. Hem bilirsin, Yağmur kadar İzmirliyimdir. Plastik gardırobumun karnı deşilmiş. Sanki kanat çırpmaya hazır bir martı. İşe yine geç kalacağım. Kızarsa, müdüre bir parça gevrek
Reklam
Tek paragrafta Game of Thrones.
Erimiş altın, yanaklarından süzülüp ağzını doldururken çığlık attı Viserys. Bakır tenli, uzun boylu, altın-gümüş saçlı bir lord, arkasındaki şehir alevler içinde yanarken aygırlı sancağının altında durdu. Genç bir prens ölürken, kan damlalarına benzeyen yakutlar döküldü göğsünden. Prens dizlerinin üstüne düşüp suya gömülürken son nefesiyle bir kadının adını fısıldadı. ...ejderhaların anası... ölümün kızı... Günbatımı gibi parlayan kırmızı bir kılıç; mavi gözlü, gölgesiz bir kralın elinde havaya kalktı. Neşeli çığlıklar atan bir kalabalığın arasından ejderhalı bir sancak yükseldi. Dumanlı bir kulenin tepesinden alevler soluyan taştan bir canavar havalandı. …ejderhaların anası... yalanların katili... Gümüş atı çimenlerde koşarak bir yıldız denizinin altındaki dereye gitti. Ölü yüzündeki gözleri pırıldayan, gri dudakları hüzünle gülümseyen bir ceset, bir geminin pruvasında duruyordu. Buzdan bir duvarın üstündeki çatlakta mavi bir çiçek büyüdü ve havayı tatlı kokularla doldurdu. ...ejderhaların anası... alevlerin gelini...
Epsilon Yayınları, Çeviri: Sibel AlaşKitabı okudu
Suat, mantıklı bir yol izledi, babasının başlayıp kenara koyduğu şarkıdan yola çıkarak, Hala'cığım, sizin arşiv sidilerinden dinlesek mi biraz dedi, kanepenin boğuk bordo kadifesinden doğrulup. Siyah-beyaz, biraz sararmış, yarısı görünen kûfî yazının altında, enverî bıyıklarıyla, afilli bir kısrağın gemini tutmuş "ata" fotoğrafı, berjerin bir tarafında, sarkaçlı, germen rakamlı maun saat öbür yanda, arada, altta, berjere sığınmış küçükçe, gri saçlı Macide Hanım, elleriyle koltuğu tutmaktayken ve gözleriyle bakmaktayken ve içindeki köpekleri susturmak isteyenlerin biçimini almış gibi durmaktayken, bu sual ile canlandı.
Sayfa 48 - Akşam YemeğiKitabı okudu
"Peki Amerika' da çok sakız var mı?" =))
Amerikalı askerin yanında tek bir çocuk kalmış, sarı saçlı, gri gözlü, ufacık bir oğlan. Askerin elini tutuyor, askerin yüzü kızarıyor mutluluktan. "Amerika da burası kadar güzel mi?" diye soruyor çocuk. "Burası nasılsa orası da öyle," diyor asker. "Daha büyük, ama hemen hemen aynı böyle." "Gerçekten hiç sakızın yok mu?" "Hiç yok ne yazık ki." "Peki Amerika' da çok sakız var mı?" "Var tabii, bir sürü." Küçük çocuk derin derin iç çekiyor. "Bir gün mutlaka ben de gideceğim oraya," diyor ciddi bir sesle.
Sayfa 126 - Sel Yayınları 2. Baskı 2017Kitabı okudu
Büyülü rüya
Rüya delikli diktörtgen bir taşı sağ elimle hiç dokunmadan havaya kaldırmamla başlıyor. Etrafım şaşkına dönmüş bir grup insanla çevrili. İçlerinden genç bir adam tok sesiyle özel gücü olsa bile onlara dahil olamayacağımı söylüyor. Liderleri olduğunu düşündüğüm yaşlı kadın onun kibirli söylemlerine karşı sessiz kalıyor. Bu bir kabulleniş mi?
Reklam
' Dediğim gibi, belki canı yağmurlu bir günde bir bankta oturup sigara içmek ve konuşmak istiyordu sadece, kim bilir. Ben de bahanesiydim işte. O anda hiçbir şey söyleme­den kalkıp gidebilirdim aslında. Ama hayata geri dönme fikri, burada kalıp gri saçlı kadının bahanesi olma fikrinden çok daha zor geliyordu. '
Sayfa 74 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
3 Şubat 1961 tarihinde, bir kış günü Eli Cohen için El Al Havayolları'nın Zürih uçuşunda yer ayrılmıştı. Nadia havalima­nına kadar eşlik etmemiş, kocasını evden uğurlamıştı. Onu ku­caklayıp öptüğünde çok heyecanlanmıştı. Kendini Savunma Ba­kanlığı çalışanı olarak tanıtan "Gideon" adında bir genç, onu Lod Havalimanına götürmeye geldi. Nadia arabanın sokağın köşesin­den dönmesine kadar verandadan kocasına baktı. Eli'nin yanında bir gün önce avans olarak verilen 500 ABD doları vardı. Dan'ın talimatları uyarınca Zürih havalimanından şehir merkezine oto­büsle gidecek, otobüs terminalinde onu yakışıklı mavi gözlü, gri saçlı "Zelinger" adında bir genç karşılacaktı. Zelinger'in yüz hat­ları Cohen'e anlatılmıştı, onu tanıması zor olmayacaktı. Zelinger, Avrupa'daki Kayserya'nın görevlilerinden biriydi. Bu kişilerin işleri, görev bölgelerine giden veya o bölgelerden dönen "savaş­çılar"ın aktarımlarıyla ilgilenmekti. Eli Cohen ,görevi boyunca Zelinger (G.A.19 gerçek adı Emmanuel), Spector (G.A: Talmor), Yankee (G.A.: Yaakov), Nahmies (artık hayatta değil), Aryeh Si­van ve Soni Kaspi ile bu şekilde Avrupa'da münasebeti olmuştu.
268 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.