Diğer bütün mesleklerde olduğu gibi, öğretmenler arasında da bu mesleğe layık olmayan, öğretmen ruhundan yoksun insanlar bulunduğunu biliyorum. Bu insanlara sanatkar bile diyemeyiz, onlar öğretmen emeğine saygısı olmayan, hatta bu mesleği lanetleyen birer gündelikçidir. Kendilerine arkadaşça tavsiyem var - lütfen okulu bırakın! Kendinize farklı bir iş bulun, yazıhaneleri dolaşın, tüccar olun. Her türlü işi yapın, ama canlı bir ruha ve derin bilgiye sahip insanların bulunması gereken yerleri işgal etmeyin.
Herkes halkin geçtiği ıstırabı takdir ediyordu. Ona
hayranlık duyuyor, bu ıstırap onlari duygulandirıyordu.
Halkin sabrını ve tahammülünü bir din mertebesine çıkarmışlardı . Snellman bu aci çekme kültüne karşı sesini
yükseltiyor ve her iki tarafı kınıyordu.
Kendine her türlü özgürlüğü, refahı ve zenginliği talep ederken halka en ağır, bazen de zalimce haksizlıklara dayanması gerektiğini söyleyen üst tabakalara kızıyordu.
Diger yandan, bu duruma katlanan halka da kiziyordu. Zihinlerinin uyuşukluğuna, cahilliğe, ayyaşlığına , adaletsizliğe, maddi ve manevi sefalete alışılmış olunmasına itiraz ediyordu.
"Gençlerinizi değil, kendinizi suçlayın. Nasıl yetiştirirseniz gençler öyle olur. Peki, siz gençleri nasıl yetiştiriyorsunuz? Bir hiç olarak. Anneler sürekli ev işleriyle, mutfak, temizlik ve çamaşırlarla meşgulken babalar memuriyet, ticaret ve diğer işlerle uğraşır, akşamları da meyhane ve gazinolarda oturup kağıt oynarlar. Çocuklarla hiç oynamazlar. Onlara ayıracakları vakitleri yoktur. Ayrıca onların gözünde çocuklarla ilgilenmek, eziyetten ve sıkıcı bir işten başka bir şey değildir."
Bilge bir atasözü der ki: "Yeni kuşlar, yeni şarkılar söyler." Değişip yenilenen nesiller yeni kavramlar, yeni istekler ve yeni ihtiyaçlarla gelmektedir.