96 syf.
·
Not rated
Hayvan Çiftliği
Hala okumamış üç beş kişi varsa diye... Nasıl başlasam, nereden başlasam bilemediğim, kelimelerin kifayetsiz kaldığı hicvin ustası George Orwell'ın müthiş eseridir Hayvan Çiftliği. Kitabın yüzlerce hatta binlerce incelemesi yapılmış, çok farklı anlamlar çıkarılmış, birbirinden farklı metaforlar savunulmuştur. Kitabı çocukken, gençken ve
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Kapı Yayınları · 2021247k okunma
Batılı Ekonomi Anlayışı
Ekonomi nedir? Ekonomi, ✓ Servetin üretiminin, yani iş ve iş tekniklerinin; ✓ Servetlerin tüketiminin, yani ihtiyaçların ve bunların tarihi gelişiminin; *Servetlerin dağılımının, yani sosyal ilişkilerin ve bu dağılımın doğurduğu eşitsizliklerin incelenmesidir. "Klasik" denilen kapitalist ekonominin ve Marksizmin ortak karakteri,
Sayfa 160 - PınarKitabı okudu
Reklam
güç maddesel bir şeydir. güce boyun eğmek, bir istem işi değil, bir zorunluluk; olsa olsa bir sakıntı işidir.
Korkudan korkmaktan kurtulmanın doğal yolu, korkudan korkuyu yaratan toplumsal güce boyun eğmek, onun yandaşı olmak, korkudan korkuyu özümseyip içselleştirmektir. Böylece birey artık kendini efendi sanan uşaktır ve uşak uyum sağladığı efendisiyle özdeşleşmiştir; kendini özgür sanan köledir. Karşıtıyla uyum sağlamayı, uzlaşmayı insancıllık (hümanizm) sanan bir enayi insan modeli ortaya çıkar. Yüreksizliğini yüreklilik sanır. Kişiliksizliğini (tek boyutluluğunu) kişilik sanır. Bireysel saldırganlığını uygarca yüreklilik sanır.
"...Güç maddesel bir şeydir. Bundan nasıl bir ahlak çıkabilir, bilmem. Güce boyun eğmek, bir istem işi değil, bir zorunluluk; olsa olsa bir sakıntı işidir. Ne bakımdan ödev olabilir bu?
Sayfa 7 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
‘Bir kişi köprüyü geçmek üzere, yani, öteki kişiye yakınlaşıyor, o anda karşıdaki kişi, o kişinin zaten yapmayı düşündüğü şeyi yapmaya davet ediyor. O zaman birinci adam adım atamıyor; çünkü artık yapacağı şey, diğerine boyun eğmek gibi geliyor, belli ki yakınlaşma yolunu engelleyen şey, güç.’ ‘Şimdi anlıyorum. Bu demektir ki Herr Müller olumlu duyguları ifade etmeyi, güce boyun eğmek olarak yorumluyor. Sıra dışı bir anlayış: Ona yakınlaşmak böylece imkansızlaşıyor. Kitabın buralarında bir yerlerde, gizli yönlerimizi görenlere ve güzel duygular içerisindeyken bizi yakalayanlara karşı nefret beslediğimizi söylüyor. Ona göre, o anda bize gereken duygudaşlık değil, kendi duygularımıza hükmedecek gücü tekrar kazanmamızdır.’
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
136 syf.
9/10 puan verdi
Yaklaşık 250 yıl önce yazılmış bir kitap...Dünyayı yeniden keşfe kalkışanlar için tavsiye edilir..İnsan boyun eğmeye zorlanıyorsa,boyun eğmek zorunda değil demektir.. "Her türlü güç Tanrı'dan gelir,kabul.Ama bütün hastalıklar da ondan gelir.Böyledir diye ,hekim çağırmak yasak mı olmalı?"Güç hak yaratmaz ve insan ancak haklı güce boyun eğmelidir."Kimse kendine verdiği sözden sorumlu değildir" diyen medeni hukuk kuralı uygulanamaz.Çünkü bir insanın kendine söz vermesi başka,üyesinden olduğu bütüne söz vermesi başkadır." iNSANLAR GÜÇ VE ZEKA BAKIMINDAN OLMASALAR DA SÖZLEŞME VE HAK HUKUK YOLUYLA EŞİT OLURLAR."Bütün çıkarların anlaştığı bazı noktalar olmasaydı,hiçbir toplum var olmazdı.Işte, toplum bu ortakçıkar açısından yönetilmelidir."Dünyanın bütün yönetimlerinde devlet tüketir,üretmez. " Toplum hali,insanların emeği kendi gereksinimlerinden fazlasını sağladığı sürece ayakta durabilir. "HALKLA HÜKÜMET ARASINDA UZAKLIK NE KADAR ARTARSA,VERGİLER DE O ÖLÇÜDE AĞIRLAŞIR."Hükümet gücü tükenip de elindekini yitirecek duruma düşmadikçe biçimin değiştirmez."
Toplum Sözleşmesi
Toplum SözleşmesiJean-Jacques Rousseau · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201914k okunma
_Laiklik, medeniyettir. _Laikliği, her şeyin üstünde zorunlu buluyorum. _Cadılarla, hortlaklarla ve ruhlarla ilgilenmek, politikacıların işi değildir. Politikacıların görevi, kanunlarla sınırlandırılmıştır. Politikacı, ruhları, sıradan insanlardan daha iyi bilmez ve bundan ötürü, en az benim kadar cahil olan ve benim selâmetimle benden daha az
Yetkeci kişiliğin yaşama karşı tutumu, bütün dünya görüşü, coşkusal özlemleriyle belirlenir. Yetkeci kişilik, insan özgürlüğünü sınırlayan koşullara bayılır, yazgıya boyun eğmeyi sever. "Yazgı"nın onun için ne anlama geldiği kendi toplumsal konumuna bağlıdır. Bir asker için sevinerek boyun eğdiği üstünün iradesi ya da kaprisi olabilir
Osmanlı Devlet Anlayışı
Bağımsız olmakla ne kazanacaklardı? Öz- gürlük. Zaten büyük oranda özgürdüler, çünkü nasıl istiyorlarsa öyle yaşıyorlardı ve kendi kurallarını uyguluyorlardı. Aslında her şeyden büyük ve güçlü olan padişah otokrat olarak kabul edilmesine karşın pek çok alanda kısıtlı yetkilere sahipti: buyrukları önünde boyun eğmek zorunda olduğunu hissettiği şeriat yasası ve egemenlik altına alınan milletlerin örfi kanunları tarafından kısıtlanıyordu. Ama impa- ratorluk teokratik bir devlet olmaktan da uzaktı, çünkü o dine hizmet etmektense dinin kendisine hizmet etmesini sağlıyordu. Osmanlı İm- paratorluğu bir otokrasi değildi, çünkü şehzadeler de, vezirler de keyfi bir güce sahip değillerdi.
Sayfa 400 - KABALCIKitabı okudu
247 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.