"Hidayet ve iman olmadıktan, sırat-ı müstakime erişmedikten sonra, gerçekte insana nimet olarak verilen herşey ve karşısina çıkan herkes bir yüktür, rahmettir ve eziyettir. Var olmak eziyettir, hayat zordur, insanlar çekilmezdir ve en leziz şey dahi, daha tadarken bitiyor olduğunun, az sonra bu tadın alinamayacağının elemiyle damağimizdaki o tadı zehir etmektedir. Herşeyin O'ndan bilinip O'na tevdi edilmediği bir hayat tasavvurunda; bu dünyanin ahiretin tarlası bir fidanlik ve bir dâr-l imtihan olarak görülmediği tek hayatlı bir dünya tasavvurunda, sevdiği herşey geçici hazlara karşılık kalici acilar yükler insana. Baharı görür, sonbahari düşünür. Oynaşan yavru kediyi görür, ölüp gideceği günü düşünür. Gençliğine bakar, kabre konulacaği gün aklina gelir. Çocuğuna bakar; bir gün ya onların kendi ölümünü görüp üzülecekleri yahut kendisinin onların ölümünü görüp kahrolacağı aklina gelir. Sevgilisini görür, bir gün ya onun kendisini, ya kendisinin onu terk edip gideceği bir ölüm manzarası akla gelir. Böylece, onun için herşey, her nimet, bir azaba dönüşür. Sözümona varoluşçu' J P Sartre'a "Oteki, cehennemdir" dedirten ruh hali, işte bu ruh hali değil midir?"
İnsan her okuduğu kitapta kendine bir pay çıkarabilir. Okuduğu her yazıda kendinden bir şeyler bulabilir. Yalnızca okuduğu şeyden bir ders, bir öğüt bulmak istesin insan, bulur. Ben de bu kitaptan kendime birkaç ders ve birkaç öğüt çıkardım. Kitabın çoğunda ayetler ve hadislerle birlikte örnekler var, en güzelide buydu. Rabbim istifade etmeyi, öğrendiklerimizi hayatımıza uygulayabilme şuurunu nasip etsin.