Her şey seni müjdeler,
Doğunca görkemli güneş,
Bilirim sen geleceksin ardından.
Sen bahçeye girdiğinde,
Güllerin gülüsündür,
Zambakların en güzeli.
Dans ederken sen,
Devinir seninle tüm yıldızlar da
Ve dönerler çevrende.
Gece! İşte böyle olmalı gece!
Yansımaktasın sen şimdi
Ayın çekici ve sevimli ışığında.
Çekici ve sevimlisin sen de,
Çiçekler, ay ve yıldızlar, güneş bile,
Hayrandır yalnız sana.
Ey güneş! Bana karşı da böyle ol;
Ey görkemli gündüzlerin yaratıcısı;
Yaşam da budur, sonsuzluk da.
Kısa ama yoğun hikayeye sahip olan bir Türk Klasiği. Saffet Nezih’den okuduğum ilk kitap. Ama yazarın kalemi oldukça güzel ve başka eserlerini okumam içinde beni ikna eden bir yazar.
Hikayenin akışı bir mektup üzerinden ilerliyor,aman ne mektup!
Ana karakterlerimiz Necdet Feridun, Müzehher ve Meliha.
Kitabımızın içeriğine girecek olursak; Necdet
Dikenleri elime batsa da senin için en özel gülleri koparmalıyım sevgilim. Kır bahçelerindeki en güzel papatyalardan sana taçlar yapmalıyım... Ama hayır sevgilim, onlara zarar vermemeliyim. Zaten senin güle veyahut papatya ihtiyacın yok ki... Sen güllerin en özelisin. Gülüşün ise papatyaların en güzeli..." 🤍
Sana, gülüm derken bile ne kadar haksızlık ettiğimin farkına varıyorum. Açmamış bir gonca olduğun geliyor aklıma gül ki çiçeklerin en güzeli gonca ki güllerin sen ki sevdiğim yaşama bağlılığım, Gülmen gülmeme sebep, Ağlaman ölmeme
Gencecik bir filiz...
Taptaze bir gül. Güllerin Efendisi’nin avucunda açıp, Güllerin efendisinin bahçesinde yetişen bir gül. Cennet güllerinin en güzeli...
Mahzun bir gül...
Öksüz bir gül...