Baharın ardına kadar açmış olduğu ilk kapıların içinden geçip bir kuş fısıltısının sahnesini süsleyen doğadaki kırmızı güllerin, güzelliğinde oturmak. Bu güzelliği yazmak mı, Sait Faik'den dinlemek mi? Seçimin tereddütsüzlüğünü oluşturan Sait Faik. Dildeki hünerini, çokça eserlerine sığdırırken; bu şaheserde kelimelerin ritmini dinlemek...
Sait Faik'in dilinden hikayeleri, bir okyanus kadar derin, uzakta çok uzakta bulunan tek ve çokça büyük ağaçlı bir dağın güzelimsi görünüşünü andırırken, tadından bir fazlalık ile uzun sürmesi adına; damla damla içen ben.
-Bugün bir tane okusam
-Ya hayır, iki tane oku
Sonra üç tane okumak bana hırçınlaşır. Ben de durmaksızın fazlaca okumalara kızarım çabuk bitiverirsiniz diye.
Bir çocuğun yüzündeki tebessümü, bir fesleğeninin kokusunun güzelliğindeki caydırıcılığını maviliklere bırakması...Bu güzellikleri; ruhanilik, içtenlik ile anlatmaya Sait Faik' den ötesine ne ala? Güzellikleri kokuşturmayı, naif dokunmanın adını almayı...