Gazel 10
Dûstum âlem senüñçün ger olur düşmen maña Gam değül; zîra yetersen dûst ancak sen maña Işka saldum men meni pend almayub bir dûstdan Hiç düşmen eylemez anı ki itdüm men maña Cân ü ten oldukca menden derd ü dâğ eksük değül Çıḥsa cân, hâk olsa ten, nî cân gerek nî ten maña Vasl kadrin bilmedüm hicrân belâsın çekmedin Zulmet-i hecr itdi çün mübhem işi rûşen maña Dûd-i aḥgerdür maña serv ile gül ey bâğbân Neylerem men gülşeni? Gülşen saña, gülḥan maña Gamze tîğin çekdi ol mâh, olma gâfil ey göñül Kim mukarrerdür bugün ölmek saña, şîven maña Ey Fuzûlî çıḥsa cân, çıḥman tarîk-i işkdan Rehgüzâr-1 ehl-i işk üzre kılun medfen maña
Sayfa 22 - Ayrıntı Yay. 2.Baskı, Eylül 2019
"İçinde bir parça delilik olmayan hayat eksiktir."
Sayfa 224Kitabı okudu
Reklam
Sessizlik huzur vericiydi. Yalnızlığın insanı rahatlatan bir yanı vardı.
Sayfa 148Kitabı okudu
Uzun uzun susuyordum. Dahası, Artık bir cami avlusuna bırakmak istediğim hüzünlerim vardı.
Sayfa 112Kitabı okudu
"Bıraksın peşimizi Kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!"
Olmayacak şeyler peşinde koşan çılgın gönlüm! Bu kez de simsiyah bir boşluğun peşindeydi.
Reklam
Uzaklaştıkça değersizleşen,anlamsızlaşan bir dünya; Gözümüzde büyüttüğümüz kadar büyük, Kendimizi içinde hissettiğimiz kadar yakındı bize. Ve uzağında durmayı başardıkça her şey küçüktü.
Karayılan der ki: Harbe oturak Kilis yollarında kelle getirek Nerde düşman varsa orda bitirek Vurun Antepliler namus günüdür... Atına binmiş elinde dizgin Girdiği cephede hiç olmaz bozgun Çeteler içinde yılanım azgın Vurun ha yiğitler, namus günüdür... Başına vurunmuş kırmızı fesi Düztepe'den geliyor Molla'nın sesi Ben de bilmiyorum Antep neresi Vurun çetelerim Antep günüdür... Sürerim sürerim gitmez kadana Fransız kurşunu değmez adama Benden selam söyleyin garip anama Vurun Türk milleti namus günüdür...
Düşman bizi düşerken görmemeli...
Savaşın, aslanlarım. Namus günüdür. O da ne? Bezginlik bir yana sesimi duyan, daha istekle sarılıyor silahına, süngüsüne... olduğu yere çakılıyor Fransız; yetmiyor geriye çekiliyorlar... Ah ki ah; buna daha fazla güç gerek, daha çok yiğit gerek. Ama nerde; varımız yoğumuz işte bu. Takat dediğin de bir yere kadar... bitti yiğitlerim, yoruldu. Çok yoruldu kadim şehrim... Tarih bile yoruldu bu savaşlardan... işte yine Fransız askerleri yeni bir hücuma kalktılar. Toparlamaya çalışıyorum. Yıkılanı doğrultmaya, vurulanı sağaltmaya uğraşıyorum. Nasılsa boş bulunuyorum bir an... kulağımın derinliklerinde bir çınlamayla irkiliyorum. Bir kaç adım attığımda dizlerimin bağı çözülüyor. Sonra ikinci bir çınlama, derken üçüncüyü saymaya çalışıyorum... Ah, o da ne? Göğsünden akan kan elime bulaşıyor... O an anlıyorum vurulduğumu... Ama düşmemeliyim. Ayakta durmalıyım. Düşman bizi düşerken görmemeli...
Reklam
O ara yiğitlerimden biri şehit oluyor. İşte biri daha... Bembeyaz toprağın üzeri kıpkırmızı kana boyanıyor. Ne ki bizi millet olarak hiçe sayanlara, sancağımızı indirmeye çalışanlara gelecekte bir ibretlik ders olacak belki bu savunma... inmeyecek, asla indiremeyecekler bu kutsal sancağı...
Aslanlar diyarı Antep'e düşman gelmekle aldanmıştır.
Şahin'i sorarsan otuz yaşında Süngüyle delindi köprü başında Çeteler toplanmış ağlar başında Uyan Şahin, uyan, gör neler oldu? Sevgili Antep'e düşmanlar doldu.
Resim