Gül Dane

"Türk arkeolojisinin de en önemli ismiydi Osman Hamdi. İskender'in lahitini bulmuş, tüm zorluklara ve baskılara rağmen onu İstanbul'a getirmeyi başarmıştı. Sultanın emriyle çıkarttığı nizamnameyle imparatorluk topraklan içindeki tarihi eserlerin yurtdışına kaçırılmasını engelleme yolunda büyük bir adım atmış ve bu konuda da başarı sağlamıştı. Ve tabii ki ressamlığı..."
Reklam
"Her sabah önünden geçtiği Galip Dede Mevlevihanesi'nin bahçesindeki İbrahim Müteferrika'nın mezarını görmüş, onun matbaayı Osmanlı topraklarına ilk getiren kişi olduğunu öğrenmiş, ancak aşkla kurduğu matbaasında bastığı eserlerin hiçbiri satılmayınca, bulut beyazı sayfalarıyla aydınlanmanın ışıksız fenerlerini var ettiği matbaasını kapatmak zorunda kaldığını üzülerek okumuştu.."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
O merhameti kaybettiğimiz gün bitmişiz demektir..
"Evlerin önlerinde başıboş köpekler vardı. Türkler inançları gereği olsa gerek, köpekleri evlerine almıyorlardı. Ama kemikleri sayılacak kadar zayıf düşmüş bu hayvanlara karşı da şefkatlerini esirgemiyor, onlara kötü muamele etmedikleri gibi kurdukları hasır kulübelerde barınmalarını sağlıyor, onlara zaman zaman yiyecek ve su veriyorlardı.."
Vay beee:) Türk lirası zirveyi yaşıyormuş...
"Zonaro'nun avucuna dört Türk Lirası bıraktı. Bu yaklaşık 100 Frank demekti ve çok iyi bir paraydı.."
Reklam
Müthiş betimleme...
"Sadece bakmak ve o karanlıkta kaybolmak. Bir kadına sadece gözlerine bakarak âşık olunabilir miydi? İlk kez bir güzellik karşısında bu kadar aciz kaldığını hissetti. Acizliği, hapsolduğu gözleri resmedemeyecek kadar çaresiz hissetmesindendi. Yerinde izlenmesi gereken bir manzaraydı bu. Diğerlerine hiç benzemiyordu. Sadece çıplak gözle görülebilecek ve zihne kazırcasına resmedilebilecek bir güzellik..."
"Ama İstanbul... Sultanların Şehri çok farklıydı. İpe dizilmiş serçeleri andıran binaların üzerine yağan kar, her çatıda bir diğerinden ne parmak fazla ne de bir parmak eksikti. Bembeyaz çatılar, doğanın adaletini simgelercesine penceresinin önünden sahile kadar uzanan bir yorganı andırıyordu.."
Istanbul için..
"Önce bu büyülü şehrin insanını resmetmeliydi. İnancına göre, doğa insan için yaratılmıştı ve insan en üstün olan varlıktı.."
"Kötüler, diye cevap verdi , daima mutsuzdurlar. Onlar dünya üzerinde bulunan az sayıdaki adil insanı sınamaya yararlar. İyiliğin doğmasına vesile olmayan kötülük yoktur.."
""Zira, dedi, insan kendi kendine duyum ve düşünce oluşturamaz, her şeyi dışarıdan alır. Tıpkı kendi varlığı gibi, acı ve haz da ona dışarıdan gelir."
Reklam
". "Ah, dedi, tutkular nasıl da uğursuzdur! Onlar geminin yelkenlerini şişiren rüzgârlardır, dedi münzevi. Kimi zaman gemiyi batırırlar, fakat gemi onlar olmadan seyredemez de.."
"Zerdüştün de dediği gibi, "Kişi güzel bir kadın tarafından seviliyorsa, bu dünyada daima yakayı kurtarır."
""Niçin başınıza gelen felaketler karşısında pes ediyorsunuz? dedi - Çünkü, diye cevap verdi , bir çıkış yolu göremiyorum.."
"İnsan böyle bir durumda talihsiz birine benzerine sürüklenir gibi sürüklendiğini hisseder. Mutlu bir insanın neşesi bir hakaret gibi gelir, oysa iki mutsuz insan birbirine tutunan iki cılız ağaççık gibi fırtınaya karşı daha dirençli olurlar.."
11bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.