Dedem ölmüş ninem ölmüş annem ölmüş
Giremedim eski evimize
Dedem ki karşı durmuştu yıllarca
Tütünün ve ağıdın yıkımına
Ninem ki karşı durmuştu yıllarca
Yokluğun ve dedemin yıkımına
Annem ki karşı durmuştu yıllarca
Onulmaz bir inceliğin yıkımına
Doğduğum kente gittimdi, bazı pasları silmeye
Yerinde görmeye bazı taşları, bazı oyukları v.b.
Saçlarımı yine uzun tuttumdu bir ağırlık olsun diye
Dışarlıklı bir pabuç giydimdi
Yitmesin gelişim diye tozda toprakta
Nerdeyse aşk söylenecek, nerdeyse ağlanacak
İnsanlı aynalı bu kalabalıkta.
Çocuk başlığını giyer, bir kuş uçar, bir ok
Gitsek mi? ne gitmesi sözü bile olmaz
Dursak çiçek açar Hindistan'da
Sürgündür o kadın hayata sonsuz isyanlarıyla
Git, gidemez. Dur, duramaz. Oysa
İnsanın gidip durmaya belli bir noktası olmalı
Enine gidilen korkuluksuz köprü
Eski bir yerlerde hazırlık, işaret, nokta
Nedense başka şeylerdir. Onları yanına alacağına
Ve hazır olduğunda yeni bir işaret, yeni nokta
Yoldadır.
O kadın tutsaktır hayata ikilemleriyle
Paslanmaya koydu gücünü, şeytanlığını
Bir yanı gitgel, bir yanı mumya
Olmak istemedi iyi, niye diline dolardı
Ya vurdumduymaz, ya kaplumbağa
Saysa eksiği yok, var, kaldı bir şeyler
Orda, eski evde.