Biz Ülkücüler yıllarca asker olmaya, cephe olmaya can vermeye talip olduk ama iş olmayı, sanayici, tüccar olmayı düşünmedik. Asker olduk ama komutan olamadık. Şehit olduk, Gazi olduk ama asıl olamadık. Kulfetin en büyüğüne, nimetin en kıtına talim ettik. Yıllarca hiç bir karşılık , makam, mevki, ihale, para, şan, şöhret, yat, kat hevesi olmadan askerlik yaptık. ," Ya Devlet başa ya Kuzgun leşe" dedik. " Dergah ta söylenilen bir ilahi var oda şöyle= Gül alırlar , gül satarlar, Gülden terazi tutarlar. Gülü gül ile tartarlar, çarşı pazarı güldür gül diye. Şimdi ise şöyle Müslümanlığı ve Müslümanları anlatıyor. Din alırlar, din satarlar. Dinden terazi tutarlar. Dini dil ile tartarlar. Din de dil de paradır para. ... Çayın rengi guldendir, doldurmak usuldendir. İçin aşıklar için , çay sahibi bizdendir. Bu Meclisin meyi çay, dostlar bekler iyi çay. Bunca şerbet içinde, içecekler beyi çay. Tiryaki olduk çaya, Mevlam hayira Saya. Demi gaflet olmasın, olsun tevhid e maya. Güzel seven uşşakız, ta ezelden çayyaşız. Tabip arama başka, gayrısına ağyarız. Bizde içecek çaydir, içenler ölmez haydir. Çaydan zevk almayanin, demi ah ile vaydir.