"Sofrada ya da sakin bir odada otururken, bazı anlar müthiş azap çekerdim, öleceğimi sanırdım; bu halimi görmemelerine şaşardım. Öyle zamanlarda bizimle ailemiz arasındaki boşluk sanki aşılmaz olur: bir kristalin merkezindeymişiz gibi yalnızlık içinde çırpınırız. Bu insanların anlayacak, müdahale etmeyecek ve şaşırmayacak kadar bilge olduklarını düşünme noktasına varırdım. Bu varsayım, düşünülecek olursa, belki Tanrı’yı açıklayabilir. Fakat sıradan insanlar söz konusu olduğunda, onlara bilgelik atfetmek nafiledir; körlük yeter."
"Yıldızlar çıkmışken harikulade düşünceler beslemek zor değildir. Gündüzün bayağılığı içinde bunları bozulmadan korumak daha zordur; başkaları karşısında, Tanrı karşısında olduğumuz kişi olmak daha zordur."