” Çeşitli amaçlar peşinde, çeşitli kaygılarla akıp gidiyordu hayat. Ama kimse kimsenin hikâyesini bilmiyordu. ’’
Diyor kitabında 
Zülfü Livaneli
Serenad sizi bir anda içine çeken okurken duygularınızı alt üst eden bir kitap. Her şey üniversitelerine misafir olarak gelen profesöre programı boyunca yardımcı olan halkla ilişkiler görevlisi Maya ‘nn
Zülfü Livaneli Seranad
284 syf.
8/10 puan verdi
❝Yüreği, evini ve kendi kıyısını özlüyordu.❞
.
.
Bosnalı Leylan'nın hikayesi, İstanbul'un denize nazır, Osmanlı paşası olan dedesinden kalan bir yalıda yaşlanmıştır. Anneannesi sağken borçlar yüzünden yalıyı satmış ama yanındaki küçük müştemilat evi torununa bırakmıştır. Yasal olarak müştemilatın sahibidir. Ama aklı melikelerinin yerinde olmadığını söyleyerek bir nevi alicengiz oyunlarıyla satılınca, Leyla öylece kalır. İki gece kapının önünde oturur. Bir gün gazetede çalışan bir dönem kendi evinde bahçıvan olarak çalışan adamın oğlu Yusuf gelince dayanamaz ve onunla gitmeye ikna olur..
.
Yusuf kendi evine götürür götürmesini ama yalnız yaşamaktadır. Almanya'dan aile baskısından bunalıp gelen Rukiye şimdiki adıyla Roxy ile beraber yaşamaktadırlar. Roxy ailesinin baskısından bunalınca kendini İstanbul'da bulur. Kendisi hip-hop müzik yapan Roxy 'nin birde müzik gurubu vardır.
.
Yusuf eve Leyla hanımı getirince Roxy çok kızar ama Leyla 'yı tanıdıkça onu dinledikçe sevgi ve saygı duymaktan kendini alamaz. Farklı karakterlerin kesişen hayatları, Leyla'nın evini kaybetmesiyle beraber değişik bir hal alır. Roxy insanlara güven sorunu yaşarken Leyla hanım ona umut olur çocuğuna Leyla ismini verir.
.
Kitap gerçek anlamda keyif vericiydi. Okurken insanı dinginliğe sürükleyen bir tarafı vardı. Ben büyük bir keyifle okudum. Okunması gereken güzel bir hikaye.
.
#okudumbitti #
.
Leyla'nın Evi
Zülfü Livaneli
232 syf.
2/10 puan verdi
Bu aşk değil, aşk böyle bir şey değil sadece saplantı...
Sevdiğim yazarların başında geliyor
Zülfü Livaneli
çok yönlü yazarların, eserlerini okumk ayrı bir keyif benim için..
Kalemin hiç susmasın..
Otuz üç yıl süren bir saltanat, ardından bir gece yarısı gelen Selanik sürgünü… Tahttan indirilişinin üzerinden bir asırdan uzun bir zaman geçmiş olan II. Abdülhamid’in yaşamının en ilginç evresi Livaneli’nin çağdaş anlatısıyla gün yüzüne çıkıyor. Devrik padişahın, ihtilalci fikirlerin filizlendiği Selanik şehrindeki günleri hem bir vicdan muhasebesi hem de yoğun bir psikolojik gelgit dalgası. Türk edebiyatının kuşak bağı Zülfü Livaneli, II. Abdülhamid’in tahtını kaybettikten sonra yaşadıklarına odaklanırken, bireyi, toplumu, devleti ve iktidarı sorguluyor. Selanik sürgünü boyunca Sultan’ın ve maiyetinin hususi doktoru olan Tabip Yüzbaşı Atıf Hüseyin Bey’in hatıratından hareketle vücut bulan bu tarihi romanda, iktidar kavramına çarpıcı bir bakış açısı sunuluyor.
Arka kapak bize bunları söylüyor..
Sevdiğinden ayrı düşmüş âşık sanma ki rahat olur Neler çeker bu gönül söylesem şikayet olur.
(S: 38) Kitaptan
Kefili, değilim ama, pişman olmazsınız
, ozamn Buyurun #OKUYUN #OKUTUN
