Sevgili Zeze;
Bu satırları, çocukluğumdan yazıyorum sana. Tutsak bir çocukluktan yazıyorum; yoklugun aç bir canavar gibi, her şeyi yuttuğu bir dönemden.
Canım Zeze;
Ben de çocukken yaramaz bir çocukmuşum. Ama seninki gibi masum değil. Kırardım ben de camları, pencereleri. Sonra annemi kızdırır, uyur numarası yapar ve kalkıp, annemin komşular
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Eser, tarihi bir roman niteliğini taşıdığı ve konusunu Fransız Devrimi’ nden aldığı için öncelikle Fransız Devrimini özetlemek eserde anlatılan konuyu anlamak için daha faydalı olacaktır.
Not: İncelememde elimden geldiğince eser de geçen hikayenin gerçek olaylar ile bağlantısında açıklayacağım.
Fransız Devrimi
1700 yılların sonlarına
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/CkSy3Jstfze
"Ne, hâlâ Şeker Portakalı'nı okumadın mı?! Sana inanmıyorum!" diyenler için müjde... Bu zamana kadar okumadığım için utandığım bu kitabı sonunda okudum!
Bu incelemenin altına yazılan her
Spoiler içermektedir:
Kitapta işlenen temel konulardan biri olan 'bastırılmış cinsellikle', kitabın müstehcen içerik nedeniyle 100 temel eser arasından çıkartılmış olması durumu sebep-sonuç ilişkisi bakımından çok anlamlı..
Yusuf Atılgan bu kitabı için 'çok tehlikeli şeyler yazıyorum, göreceksiniz' demesine rağmen kendisini
Çok düşünmeden, derinlere inmeden,
Sadece, seviyorum ve seninle mutluyum; en basit haliyle.
Geleceği karanlıklar içinde düşünmek bugünün aydınlığını da yok etmek demek.
Bugünü öyle bir aydınlık tut ki yarına da ışığı yetsin, ertesi güne de, sonraki güne de.
Unutma en aydın gün bugün...
Aysun Kayacı'nın sosyoloji dünyasını çatlatan meşhur tespitini pek çoğunuz bilirsiniz;
"Ben vergi veriyorum niye vergisini vermeyen, 'dağdaki çoban'la benim oyum eşit mesela. Niye? Hiç vergisini vermeyen biriyle niye benim oyum eşit. O benim kadar duyarlı benim kadar sorumluluk sahibi bir şekilde yaklaşıyor mu acaba"
'BEN VERGİMİ
"Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir... Gider gelirdi..."
400 sayfalık kitap sadece tek bir günde geçen vakti anlatıyor. Fakat o tek gün hikaye içerisindeki kahramanların anılarıyla uzun zaman dilimlerine ayrılıyor.
Kısacası şöyle diyebiliriz; bir gün içerisinde geçen o vakit yüz yılları göğsüne
Çok okunurluğu sayesinde herkesin radarına giren bu kitap, sevimli ve sempatik görünen isminin tam aksine ağır dramla okuyucuyu karşı karşıya bırakıyor. Dramdan pek fazla hoşlanmayanlar için ve bence edebi yön arayanlar için beklenti altı kalmasına rağmen kendisini sonuna kadar okutabilen bir kitap. Başkasının acısı üzerinden empati yapmanın
YouTube kitap kanalımda II. Dünya Savaşı hakkında harika kitaplar önerdim: ytbe.one/i39P66Sv65s
Bugüne kadar 482 tane kitap okumuşum ve 1000kitap sitesinde de 4 yıl boyunca iyisiyle kötüsüyle 254 adet kitap incelemesi yazmışım. Peki benim bu kadar kitabı okumamı sağlayan ve Auschwitz-Birkenau toplama kamplarını bizzat gördükten sonra
Güne kitapla başlayan herkese günaydın!
Başlamak isteyip işleri nedeniyle başlayamayanlara da günaydın!
Kitap fiyatları yüzünden PDF okuyanlara da günaydın!
Bugün hafta sonu demeyip çalışmak durumunda olanlara da günaydın!
Günümüz aydın olsun kıymetli arkadaşlar! ☀️📚