Doktorumdan kitap tavsiyesi :))
Geçen gün kendi diş doktoruma (arkadaşlar uyardı diş doktoru değil de diş hekimi olmalıymış. Bunu da not edelim unutmadan:)) gittim (sonunda). İşte tedavi uyguluyor doktor iğne yaptı, beklemeye aldı. Bir baktım elinde kocaman bir kitap. Şöyle bin küsür sayfalık. Ama ismini göremiyorum. Neyse işte tedavi bitti biz çıktık ama aklım kitapta kaldı. Geldim eve bakıyorum ama kitabın kapak renginden de bulmak baya zor. Tabii bulamadım. Bir ara ansiklopedi felan mı dedim. Hatta doktor ya dişle ilgili olabilir diye düşündüm. On günlük evde tedavi süreci bu gün bitti ve yine doktora gittim. İşte girdim içeri gözüm kitabı arıyor içten içe de bitirmemiş olsun diye yalvarıyorum. Yine iğne yaptı ağzımda dolu yatıyorum öyle. Bir baktım ahanda karşı masanın üzerinde kitap. Acımı unuttum resmen. Doktor baktı kitapa bakıyorum gitti aldı kitabı geldi baş ucumda okuyor. Ama ben yine ismini göremiyorum. Yerimde kalkındım işte doktorun yan kısmından kitaba bakmaya çalışıyorum doktor anlamış olacak ki benim görebileceğim hizada durdu en son telefonla konuşmam lazım diyip diğer odaya geçti. Tabii ben durur muyum hemen kitabı incelemeye başladım. Stephen King'in
O
O
isimli kitabı. Zaten okuyacaklarımdaydı, iyicene meraklandım. Al götür hediyem olsun dese anca bu kadar sevinirdim. Not: Kitap okuyan insanın hali de bir başka oluyor :)
Kayıp son umut (Lost last hope)
NOT: Mayıs ayında yoğunluk nedeniyle kaçırdığım hikaye etkinliğini Haziran etkinliği ile birleştirip ortaya karışık yaptım:) Afiyetle okuyun efendim... ---------------------------------------- Altı yıl önceydi... Bir sabah uyandım ve bana kalan tek umudu kaybettiğimi fark ettim. Uyku sersemliğini atınca hızla yataktan kalkıp etrafıma
Reklam
Unuttuğumuz Dostlar - Bölüm 48/1
-“Hayat ağır.” -“Hayat ağır.” - “Hayat ağır.” -“Ne diyorsun be mübarek hayat neden ağır olsun mis gibi hava, deli misin?” -“Deli.” -“Deli.” … -“Çattık yine. Dayı, az çekil önümden acelem var gitmem gerekiyor.” -“Çekil.” -“Çekil.” -“Çe…” Daha çekilmeden, zağlının* ışıltısı gibi parlayan kırmızı spor arabasının gazını kökledi. Biran
Cemal Süreya Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa. Şems-i Tebrizi Düzenim bozulur, Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
Tony Yurkoviç’ten!
Gün daha yeni başladı ve ... saat şimdiden akşamın altısı. Pazartesi henüz gelmişti ki ve aniden Cuma oldu. ... ve ay çoktan bitti ... ve yıl neredeyse bitti. ... ve hayatımızın şimdiden 40, 50 veya 60 yılı geçti. ... ve ebeveynlerimizi, arkadaşlarımızı kaybettiğimizi anlıyoruz. ... ve geri dönmek için çok geç olduğunun farkındayız ... O halde...
İsmi tarafından terk edilmiş bir şehir gibi yüreğim. Her ne kadar adını koymaya çalışsamda ; yokluğunun eş anlamlısı hiç bir imla kitabında geçmiyor… Sanki Türk Dil Kurumu yasaklamıştı yokluğunu… Gittiğin günden bu yana bu şehir çok değişti. Hunharca katledilmiş hayallerim, boyası dökülmüş umutlarım ve dünden kalma yarınlarla ayakta durmaya
Reklam
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.