Babam bazen bedbaht olur, sıkılırdı, o zaman annem onu teselli ederdi: “Üzülme Hu’cuğum. Gün doğmadan neler doğar.” Birbirlerine “Hu” ve “Ya Hu” derlerdi. Biraz zikir gibi... Hakikaten de doğardı. Bir şeye çok sıkılırsınız, bir başka hadise olur ferahlarsınız.
Sadettin Ökten
Gün doğmadan neler doğar, unutma ki sabahın da bir sahibi var. Umutsuzluğa düşmek, pes etmek, havlu atmak, yolu yürümekten vazgeçmek, yolun sahibine güvenmemektir, ilahi adalete güvenmemektir. Elimizdeki imkânlar sorunlarımızı hemen șimdi çözmeye yetmiyor olabilir, ama yarına çıkmanın yolunu bulmak gerekir. Öyle bir an olur ki senin günlerce, gecelerce, haftalarca belki yıllarca bir başına düşünerek ya da çabalayarak çözemediğin șey, bir gecede kendiliğinden çözülür. Bazı şeyleri, kaderin yoluna koymasına izin vermek gerekiyor olabilir. Bizim sadece yolda olmaya ve işimizi yapmaya devam etmemiz kâfi gelebilir.
Neyse efendim, artık başınızı ağrıtmayayım... Şu mektubu 'Mahkûm mektubu: Görülmüştür' ibaresi taşımayan bir zarf içinde size ulaştırabilme umudu bile beni mutlu etmeye yetiyor. Bütün lisanların ve yüreklerin özgürlük sayıkladıkları şu duvarların arasından birkaç satırcık bir mektubun özgür kalması, şu mazlum ve maznun öğrenciniz için bir bayram hediyesi de sayılmaz mı? Kim bilir, belki benim umduğum özgürlük bu mektuba nasip olur da bu sefer sizden bir haber, bir cevap alırım. Her mektubumda olduğu gibi size yine itiraf ederim ki, sizden bir selam alamamak beni kahrediyor. Bilseniz aklıma neler geliyor? Çılgınca ihtimaller, olmaz hayaller, imkânsız düşünceler ve yanlış fikirler... Son olarak bilmenizi isterim ki efendim, yıllarımın hiç işlemediğim bir suça mecbur edilmesi değil kederim, artık masumiyetimin suça meyleder olması. Bazen kaçmayı, bazen gerçekten bir suç işleyip idamı, bazen kendimi asmayı düşündüğüm oluyor. Bazen de sizin beni duyacağınızı umut ediyorum. Gün doğmadan neler doğar!..
Ellerinizden öpüyorum. Kerimeniz Asude Hanımefendi'ye mahsus selamlarımı söyleyiniz lütfen. Ufuk'un gelmeyeceğini biliyorum artık, onun için bu defa çağırmıyorum, selam da göndermiyorum.
Sadullah"