Günaydın
“Meleklerin Payı” kendisi aslında bir tıp doktoru olan Dr. Burkay ADALIĞ’ın üniversite yıllarında viskiyle tanışması ve ardından maltın peşine düşme serüvenini anlatıyor. Eğer F&B (yiyecek, içeçek) merakınız varsa ya da benim gibi sevis ve bar mezunu bir aşçı iseniz bu müthiş viski serüvenini mutlaka okuyun. Okurken dikkat edin sarhoş olmayın. :)
Herkese hellö
Haziran ayının sıcak mı sıcak bir sabahından kocaman bir günaydın. Ayın ikinci kitap paylaşımı ile karşınızdayım. Her aya çok hızlı bir giriş yapıp sonrasında hiç paylaşım yapamamak üzse de bir şekilde okumaya devam 2024 yılı için 60 adet okuma hedefi koyan ben henüz 18 adet okumuş olsam da yılmak yok
Anton Çehov, tiyatro oyunları ile tanıdığım; ancak oyunların performansları sebebiyle çok da sevemediğim bir yazardı. Oyunları izlemeden önce kitaplarını okumadığım için bende inanılmaz önyargı oluşturmuştu. Ta ki Altıncı Koğuş’u okuyana kadar… Bu kitabını o kdr sevdim ki, sonrasında tüm kitaplarını aldım. Şimdi aralıklarla hepsini okumaya çalışıyorum. Sizin en sevdiğiniz Çehov kitabı hangisi?
Vanya Dayı, bir çiftlikte yaşamlarını sürdüren, farklı karakterlerin iç hesaplaşmaları, mutsuzlukları, birbirleri olan ilişkilerini anlatan kısacık bir hikaye. Baş kahraman yaşlı ve huysuz Serebryakov, onun mutsuz genç eşi Yelena, çirkin olduğunu kabullenen kızı Sonya’nın birbirleri ve ev ahalisi ile olan ilişkilerini tiyatro oyunu formatında okumak isterseniz öneririm
Zaten kısacık hemencecik bitiveriyor
İkinci okumam ve anladım ki ilk okumam gösteriş içinmiş. Selimlik yapmışım yani. Abartısız söylüyorum bence Oğuz Atay; Selimlik diye bahsettiği nesli tükenmiş hayvanı, birini tanıdı ve bunun üzerine yazdı bu kitabı. Belki de kendisiydi Selim ve geri kalan kusursuz olan hayalinde kurduklarıydı. Kesinlikle hayal gücü ile yaratmadı karakteri. Eminim; çünkü kendimi okuyorum Selim diye bahsedilen her satırda. Çünkü Selimden bahseden Turgut Metin Günseli ve hatta Selim’in kendi ağzından karakteri hakkında yazılan her şey; çogu olaylar da dahil bana yaşantımı anlatıyor. Başta olabilir dedim. İlerledikçe “yalnız değilmişim” dedim ama bu kadarı fazla yani ve kendime üzülmeye başladım. Oysa yeni yeni günlere günaydın diyerek başlayacak yaşam kırıntısı hissetmiştim içimde… Ve Selim’in intahar ettiği yaştayım.Kitapta da dediği gibi “böyle bir şey için intahar edilmez demi” diye kendimi kandırabilirim heralde. Çünkü gerçeklerden koparsam yanarım :) neyse daha bitirmedim fakat inceleme adı altında düşüncemi paylaşmak istedim, dayanamadım..
Gerçekten harika, etkileyici ve büyülü bir kitap. Üstelik ülkemizde geçen bir çok derin bilgelikle dolu yaşanmış hikayelerden sentezlenerek yazılmış. Her hikayenin sonunda verilen anlam dolu analizler de ayrı güzel...
TÜRKİYE UĞUR BÖCEKLERİ PROJESİ
Türkiye Uğur Böcekleri Projesi kapsamında gönüllü Uğur Böcekleri, Türkiye’de üç temel
·
Not rated
Günaydın
Hera adında bir kız vardır, kötülükten arınmış tozpembe adında bir ülkede yaşamaktadır. Daha sonra dış dünyayı tanımak için maceraya atılmıştır. Aybars adında birine aşık olur ve daha bir sürü şey. Eğer bir ülkenin hayati sôz konusuysa aşkın rafa kaldırılması gerekir.Kitap karakterinin isimlerinin uyum içinde olması ve güzel isimler verilmesi hoşuma gitti.Sade ve anlaşılır bir dil ile yazılmış, ilk kitaba göre yazar kalemini daha sağlam ve güçlendirmiştir. Herkesin anlayabileceği türden bir kitaptı. Herkesin okumasını tavsiye ederim.
Herkese günaydın. Bugün beni etkileyen bir kitapla karşınızdayım. Kitabın konusu gelecek olursam. Kitaptaki baş kahramanımız olan Hüsrev bir piyes yazıyor yazdığı piyeste babasının ölümünden bahsediyor arkadaşları çok şaşıyor ve sorular sorarak Husrevi yazdığı piyesin içine sürekliyorlar.
Ben bu kitapta şunu fark ettim edindigin arkadaşı iyi seçeceksin. Yanlış arkadaş oldu mu seni ölüme bile sürükler. Ben bu kitabı çok beğendim. Herkese tavsiye ederim. Şimdiden keyifli okumalar herkese.
