- Ve hiçbiri konuşmuyordu, hatta üstlerine bile binemiyordun demek, Portuga?
- Evet.
- Oysa çocuktun, değil mi?
- Evet. Ama bütün çocuklarda sendeki gibi ağaçları anlama talihi yoktur. Hem bütün ağaçlar da konuşmayı sevmez.
Sevgiyle güldü ve devam etti:
- Gerçek ağaç değildi bunlar, asmaydı. Sen sormadan anlatayım bari: Asmalar, üzüm
- Ve hiçbiri konuşmuyordu, hatta üstlerine bile binemiyordun demek, Portuga?
- Evet.
- Oysa çocuktun, değil mi?
- Evet. Ama bütün çocuklarda sendeki gibi ağaçları anlama talihi yoktur. Hem bütün ağaçlar da konuşmayı sevmez.
Sevgiyle güldü ve devam etti:
- Gerçek ağaç değildi bunlar, asmaydı. Sen sormadan anlatayım bari:
İşte o sırada bir tilki çıkıverdi ortaya.
“Günaydın” dedi tilki.
“Günaydın” dedi küçük prens kibarca. Ama etrafına baktığında kimseyi göremedi.
“Buradayım! Elma ağacının altında.”
“Sen kimsin? Çok güzel görünüyorsun.”
“Ben bir tilkiyim.”
“Gel, birlikte oynayalım. Öyle mutsuzum ki” dedi küçük prens.
“Seninle oynayamam” dedi tilki, “ ben
Sahne Sanatçısı Erol Günaydın Anlatıyor.
Bir şehrin tadı olan adamlar vardır. Bir şehrin tadı olan yapılar, doğa parçaları vardır. Örnekse, İstanbulun yapı olarak tadı Süleymaniye’dir diyebiliriz. Doğa parçası olarak Boğaz. Ne bileyim ben, daha bir sürü İstanbulu İstanbul yapan şeyler. Kumkapı da balıkçı meyhaneleri… Bunlardan birisi, ya da