Yazıhanelerden birinde iri yarı bir adam, oturmuş, bekliyordu. Yüzü babacandı, iyilikseverdi, gözleri dostça parlıyordu. Herkese günaydınlar yağdıran, el sıkmayı hiç aksatmayan, bütün fıkraları bilmesine karşın sık sık hüzün denizlerine dalabilen bir adamdı bu.