Dile benden ne dilersen
Dile benden ne dilersen ey gözleri benden öte uzaklara dikili sesimi duymayan sevgili Emaneten aldığım sözlerle şiir yaptım sana Taksana boynuna, yakana, saçına Günahımı işledim İlk defa dedim: istiyorum, istiyorum, istiyorum Dile benden ne dilersen Sıfırı tüketmiş benden Sana utancımdan vereyim Beş para etmez dizelerimden İste yanlışlığımı sana biriken özlemlerimi Dilersen… ki dilemezsin Eğer dilersen… Ama dilemezsin ki! -Çağlar Simsoy
Yaşamak; üçüncü sınıf pavyon şairlerinin sınıfı belirsiz kadınlara yazdığı şiirler gibi iğreti duruyor üzerimde. 6 numaralı kapıdan çıkıp, koridorun üzerinde günbatımına doğru yönelen bir tren yolu gibi döşenmiş kırmızı çizgiyi takip ediyorum. Sanki bütün kabileler bu rayların üzerinde idam edilmiş gibi. Islak ve sıcak. Ve kırmızı. Tanrı buraya uğramış gibi bırakılan devasa ayak izleri. Koridorun sonundan yayılan cızırtılı bir ses bütün odaları dolduruyor.
Reklam
annem ağlıyor anne!
Fizyolojik sancılarımız bir temmuz gibi ağışa yükselir. Renk renk, şaşkın bir kadın güneşin doğuşuna seviniyor. Yolda kır terzisi uçurumlarda açan yüreğini biçimlenip tavana asar. Manav, bir akşamüstü bir domates birkaç domates hemen hemen tartar. Ah! o canım kirazlar... kirazlar çocukluk küpeler... çocukluk aşkları! Küçük kızlar malihülya gibi
"Yaşamak; üçüncü sınıf pavyon şairlerinin sınıfı belirsiz kadınlara yazdığı şiirler gibi iğreti duruyor üzerimde. 6 numaralı kapıdan çıkıp, koridorun üzerinde günbatımına doğru yönelen bir tren yolu gibi döşenmiş kırmızı çizgiyi takip ediyorum. Sanki bütün kabileler bu rayların üzerinde idam edilmiş gibi. Islak ve sıcak. Ve kırmızı. Tanrı buraya uğramış gibi bırakılan devasa ayak izleri. Koridorun sonundan yayılan cızırtılı bir ses bütün odaları dolduruyor"
Bu ne muhteşem bir şey böyle... "Mükemmel Ölüyorum !"
"Biz hangi günahın tohumuyuz? Hangi karanlık sanatın en cılız büyüsü? Hangi küfrün kalbi en kıran kelimesi? Yaşamak; üçüncü sınıf pavyon şairlerinin sınıfı belirsiz kadınlara yazdığı şiirler gibi iğreti duruyor üzerimde. 6 numaralı kapıdan çıkıp, koridorun üzerinde günbatımına doğru yönelen bir tren yolu gibi döşenmiş kırmızı çizgiyi takip
Yaşamak; üçüncü sınıf pavyon şairlerinin sınıfı belirsiz kadınlara yazdığı şiirler gibi iğreti duruyor üzerimde. 6 numaralı kapıdan çıkıp, koridorun üzerinde günbatımına doğru yönelen bir tren yolu gibi döşenmiş kırmızı çizgiyi takip ediyorum. Sanki bütün kabileler bu rayların üzerinde idam edilmiş gibi. Islak ve sıcak. Ve kırmızı. Tanrı buraya uğramış gibi bırakılan devasa ayak izleri. Koridorun sonundan yayılan cızırtılı bir ses bütün odaları dolduruyor. “Don’t Cry.”