Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Amerika Bile İsmini Bir Hırsızdan Almış!
"Amerigo Vespucci Kristof Kolomb'un arkadaşı. O da denizci. Bir ara Portekiz'de birlikte yaşarlar. Kolomb gördüklerini, keşiflerini Vespucci'yle paylaşır. Yenidünya'ya yaptığı dört yolculuktan ikincisine çıkar. Uzun müddet dönmez. Bir ara eline kalemi alan Vespucci, Kolomb'dan duyduklarını kendisi gezip görmüş gibi yazıp yayımlatır. Yazdığı kitap, keşiflerden sonra yeni bir dünya haritası yapmakta olan Martin Waldseemüller'in eline geçer. O da haritasındaki isimsiz kıtaların üzerine Amerika adını yazar. Yıllar sonra, Amerikan Aydınlanması yazarlarından Ralph Waldo Emerson 'Kıtamız ismini hırsızdan aldı' diyecektir."
Ne zaman yataktan kalkacağımızı, ne zaman yemek yiyeceğimizi,ne zaman yeniden uykuya dalacağımızı kol saatleriyle belirliyoruz. Öğle yemeğini acıktığımız için değil,saat on iki olduğu için yiyoruz; uykumuz geldiği için değil, geç olduğu için yatıyoruz; çalar saatin alarmıyla uyanıyoruz; doğal bir şekilde uyanacak yerde. Yaşamımızı kol ve masa saatlerine, saatlere ve dakikalara göre düzenliyoruz.
Reklam
"Zor olan, bireyin kendini özgür bildiği ortamlarda özgürlüğü duyumsayamaması."
Almanya ile Raksedilir mi?
"Naziler İkinci Dünya Savaşı sırasında Norveç'i işgal ettiklerinde ırklarını çoğaltmak için bu ülkenin kadınlarını uygun görmüşler. Onları çocuk yapmaya zorlamamışlar ama Almanlardan çocuk yapmayı son derece cazip kılmışlar. Sarışın Alman çocukları doğuran bu sarışın Norveçli kadınlara aylık maaş bağlanmış, savaşta tedariki neredeyse imkansız mamuller sunulmuş. Çocuklarına kreş hizmeti verilmiş. Savaş bitip Norveç tekrar bağımsızlığına kavuştuğunda Nazi rejiminin el üstünde tuttuğu bu çocuklar birden tu kaka olmuşlar. Alman piçleri diye ömürleri boyunca aşağılanmışlar. Nihayet bu yıl (2002) Norveç Hükümeti resmen özür diledi kendilerinden ve yanılmıyorsam çektiklerinin karşılığında tazminat ödedi."
Akşama kadar, hayaller içinde bir kaybolmuşlukla bilmediği yollarda böyle dolaşıp durdu. Hiçbir şey düşünmüyordu. Geçmişi de, kaçınılmaz olanı da. İnsanın son anda bile, karanlık namlusuyla tehditkârca bakarak pırıldayan silahı elinde tartarak, bir indirip bir kaldırarak yaptığı gibi, ölüm düşüncesiyle de oynamıyordu artık. O kendi hükmünü çoktan vermişti. Sadece geçip giden kırlangıçlar benzeri dağınık uçuşan görüntüler canlanıyordu gözünde. Önce, aptalca bir maceranın onu cazip görünen bir gelecekten kopartarak aniden dünyanın karmaşası içine fırlattığı, okuldaki o uğursuz güne varana değin gençliği canlandı. Sonra gündelik ekmeğini kazanmak için yaptığı dur durak bilmeyen yolculuklar, çabalamalar, her seferinde başarısızlığa uğrayan girişimler, ta ki kader deniken o koca karanlık dalga gururunu paramparça ederek onu kendine yaraşmayan bir işe savurana kadar. Pek çok renkli anı dönerek gözünün önünden geçti. En sonunda da, gündüz düşlerinin içinden şu son günlerin hoş aksi parıldadı ve aniden hakikatin, geçmek zorunda olduğu karanlık kapısını açtı yine; gün bitmeden ölmek istediğini hatırladı.
Eğer gündüz gibi aydınlanmak istersen,gece gibi karanlık olan benliğini yak..
Reklam
"Yurt dışında bulunan her kitapçıda yaptığım gibi Yaşar Kemal'i aradım raflarda.Yoktu. Yaşar Kemal kitap pazarlamacılarının oyuncağı olmadı ama yurt dışında da hakkınca tanınamadı."
"Özgür bir toplum kahramanlarla var olamaz."
Sayfa 85 - İletişim Yayınevi, Gündüz VassafKitabı okudu
Yollardadır her gece , her gündüz yollardadır ve uykusuzdur yollar kadar , yorgundur .
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.