Çalışırken ney olursunuz, saatlerin fısıltısı müziğe dönüşür neyin yüreğinde. Tüm varlıklar uyum içinde bir ağızdan şarkı söylerken, dilsiz ve sessiz bir kamış olmayı isteyen çıkar mı aranızda? Size hep işin bir lanet ve çalışmanın talihsizlik olduğu söylendi.
Fakat ben size diyorum ki, çalışırken yeryüzünün en ırak düşünün; daha o düş doğarken sizin payınıza düşmüş parçasını gerçekleştiriyorsunuz... Ve çalışmayı sürdürmekle, aslında hayatı sevmiş oluyorsunuz...
Hayatı çalışmak yoluyla sevmek hayatın en derin sırrına ermek demektir. Fakat eğer ıstırap çekerken, doğduğunuz güne lanet edip bedeninizin yükünü taşımayı alnınızın kara yazısı sayıyorsanız, o zaman size cevabım şudur: Yazılanı silecek olan sadece alın terinizdir...
Bulunmayacak Tek Şey Senin Benzerindir
Ayakkabıcı, yeni getirdiği malları vitrine yerleştirirken, sokaktaki bir çocuk onu izlemekteydi. Okullar kapanmak üzere olduğundan, spor ayakkabılara rağbet fazlaydı. Gerçi mallar lüks sayılmazdı ama, küçük bir dükkan için yeterliydi. Onların en güzelini ön tarafa koyunca, çocuk vitrine doğru biraz daha
Düş Parası, Mussolini’nin 11. Yılına denk gelen,1933 İtalyasında geçen bir roman. Daha doğrusu, 10 liretlik madeni bir para sayesinde Hikaye sınıfından Roman sınıfına geçen bir edebi eser. Yazar Marguerite Yourcenar, aslen Belçikalı bir anne ile Fransız bir babanın kızı. Fransız Akademisine seçilmiş ilk kadın yazar olma unvanına da
kalbim bir yara mı göğsümün altında
ilerliyor günden güne bir semender ateşe
zaman soyumu sürüyor kışta
tanrım çok yanıldım gönlümü al
kendine bir düş evren çiziyor bahar
ağaçları, göğü ve dağları boyuyor sonra
kuşlar konuyor telefon direklerine
habersiz yapılan konuşmalardan
kilometrelerce ötelere biri
kavuşmak diyor aşkı bulmaya
tenimin omurgası, kıblesi olmuşsun yüzümün
köprüleri sis basmış, içim güz
yapraklarını süpürürken ayrılık
ölü toprağını üzerine serpiyorum akrebin
arıları sarartıyor yelkovan
derimin altındaki bir nehir mi kan
günden güne ilerliyor bir ateş semendere
yanıyor ormanın ağzında rüzgar
çok yanıldım tanrım gönlümü sar
Her şeyin güzel olma nedenleri / Serkan Türk
Mektup
Mektubumu aldın mı?
Teknolojiye inat
Kurşunkalemle yazdığım
İtinayla pulunu yapıştırdığım
Bir postaneden sana yolladığım
Sana olan mektubumu aldın mı?
Yaşam bitiyor ve bitiriyorsa seni, yollara düşmek için ne bekliyorsun, kalk hazırla çantanı, düş yollara… Aynı yollardan yürüme, daha önce gördüğün yerlere bakma, yeni yerler keşfet, yeni insanlar tanı… Güne erkenden başla, güneşin doğumunu izle şafak vakti. Şehir uyanmadan yalnızlığın tadını çıkar. Gece insanlardan temizlenmiş kentleri gün doğmadan, kentin yalnızlığı ve senin yalnızlığınla buluştur. Akşam denize düşen güneşi takip et, acele etme yavaş yavaş, sindire sindire, sarı ve kırmızının karışımını özümse, sudaki yansımalara kendi yansımanı ekle. Derin bir nefes al, yaşam bitiyor ve bitiriyorsa seni, yollar düşmek için ne bekliyorsun...
(ihtiyar)