Günden güne daha hoyrat, daha kaba ve daha acımasız olan insani ilişkiler bizi etkilememeli. Karanlıklara bir mum yakmanın, katılaşmış kalplere bir sevgi tohumu atmanın temel işimiz olduğunu asla unutmamalıyız. (Ön Söz'den)
Reklam
Güne not.
Günde on kez gülmelisin ve neşeli olmalısın: yoksa gece rahatsız eder seni miden, bu dert küpü.
Sayfa 22 - İş BankasıKitabı okuyor
Eleştiri
Sonra beni bir bara götürdüler ve orada o güne kadar rastladığım biricik mantıklı sanat eleştirisini gördüm. Piyanonun üstüne bir not iliştirilmişti: “ Lütfen piyaniste vurmayın. Elinden geleni yapıyor.”
Don't confuse owning the day with figuring out ways to squeeze out more and more productivity in less and less time. Owning is not about working more. It's about living a full and fulfilled life -- one that speaks to what our bodies need most, which, yes, includes meaningful bursts of productivity, but also includes the rich and joyful connection that other people give us. If you don't connect with others, then you can't own the day. Plain and simple. ¤ Güne sahip olmayı, giderek daha az zamanda daha fazla üretkenlik elde etmenin yollarını bulmakla karıştırmayın. Sahip olmak daha fazla çalışmak anlamına gelmiyor. Bu, vücudumuzun en çok neye ihtiyaç duyduğunu ifade eden, evet, anlamlı üretkenlik artışlarını içeren ve aynı zamanda diğer insanların bize sağladığı zengin ve neşeli bağlantıyı da içeren dolu ve tatmin edici bir hayat yaşamakla ilgilidir. Başkalarıyla bağlantı kuramazsanız günün sahibi olamazsınız. Sade ve basit.
Güne not
"Kırık cümle kuruyorsun,ağzını açmadan vazgeçiyorsun.İncinme değil bu,insana olan inancını yitirme."
Reklam
❛❛ HERKESİN OKUMASI GEREKEN ALTIN TAVSİYELER,
◆ Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bil ki, her gün ve her saat çalışmanın en müsâit zamânıdır. ◆ Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsâit yeridir. ◆ Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
"Sadako, 1943'te savaş yılları Japonyasında cılız bir kız çocuğu olarak doğdu. Ortalıkta yiyecek namına pek bir şey olmasa da, hayata sıkıca tutundu. İki yaşındayken bir sabah kahvaltı sofrasında, insanoğlunun o güne kadar duyduğu en büyük gümbürtüyle yerlerinden sıçradılar. Sadako şanslıydı; annesi ve kardeşleriyle birlikte atom bombası
Motivasyon onunla birlikte güne başladığınız ya da onsuz uyandığınız bir şey değildir.Motivasyon sahip olduğunuz bir şey değildir; 𝒚𝒂𝒑𝒕𝜾𝒈̆𝜾𝒏𝜾𝒛 𝒃𝒊𝒓 𝒔̧𝒆𝒚𝒅𝒊𝒓. Motivation is not something you start the day with or wake up without. Motivation is not something you have; 𝒊𝒕'𝒔 𝒔𝒐𝒎𝒆𝒕𝒉𝒊𝒏𝒈 𝒚𝒐𝒖 𝒅𝒐.
Sayfa 164 - Parola Yayınları 8.BaskıKitabı okudu
Reklam
Türkiye de kentlerde park ve bahçeler
2000'li yılların başında Dünya Sağlık Örgütü (DSO), yaptığı projeksiyonlarda, 2050 yılında tüm dünyada insanların % 70'inin kentlerde yaşayacağını tahmin etmişti. Ama günümüzde gelinen nokta 2050'ye kalmadan bu oranın yakalanacağını gösteriyor. alanlarda, doğal çevreyi tahrip ederek bu kadar çok insanın bir arada yaşaması
Bir seferinde Valéry'nin Einstein'a, edebiyatçılar gibi, aklına bir fikir geldiğinde bunu not etmek için yanında bir defter taşıyıp taşımadığını sorduğu, Einstein'ın da şaşkınlık içinde şaire bakıp, "Ah, hayır, buna gerek yok çünkü aklıma bir fikir geldiği çok nadirdir," diye cevapladığı söylenir. Eğer fikirlerinin az olduğu doğruysa, bu fikirlerin çok iyi fikirler olduğu da bir gerçek..
Sayfa 240 - Pena YayınlarıKitabı okudu
Sonra beni bi bara götürdüler ve orada o güne kadar rastladığım biricik mantıklı sanat eleştirisini gördüm. Piyanonun üstüne bir not iliştirilmişti: ''Lütfen piyanisti vurmayın. Elinden geleni yapıyor.''
205 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.