Öncelikle bu iletiyi okumaya başladıysanız sizi tebrik ederim, birisinin içinden gelen hisleri okumak üzeresiniz ama iletiyi okuyup bitirdiğiniz zaman bu sizi hiç ama hiç bilgi katmayacaktır. Sadece kişisel hislerimdir :D
Küçüklüğümden beri kitap okurum ama her gün kitap okumazdım. Mesela derdim "canım kitap okumak istiyor." diye
Eyyy film severler :) Siz de benim gibi bir film izlemek için bir film süresini hangi filmi izlesem diye zaman geçirerek mi tüketiyorsunuz? İşte dev olmasa da bir arpa yolu boyunda hizmet :)
Linkleri de koyayım anında yararlanın:)
Uzun zamandır izlediğim filmleri bir köşeye not ediyorum, her güne bir film izleme projem kapsamında dedim bunları
— Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bilki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır.
— Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir.
— Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
Gözlerini çiziyorum hayalime
Gülüşünü gizliyorum yüreğime
Bir şiir oluyorsun sözlerime
Mutluluk doluyor içime birden bire
Sen büyüyorsun bende günden güne
Sevmek güzel belkide seni düşününce
Aşk olsun adı bunun
El ele olduğumuz her yerde
Seninle birlikte nefes aldığımız her saniyede
Huzur dolsun gönlümüze
Bir not bırakalım seninle
Mas mavi gökyüzüne
Seni seviyorum
Seni seviyorum…
(ÖNER AKÇA)
“Meclisteki bireyler açıkça kitapları yakmanın işe yaramadığını, yazarların yakılması gerektiğini söyledi.”
Jean-Jacques Rousseau
*
Yazının icadından; Kil tabletlere, Kil tabletlerden; Rulo Papiruslara, Kodekslere, İpek Yazmalara, Kitaplara… Dünden, bugüne ve yarına... Ateşin çemberinden, kitabın tarihine bir
Murat Baş / Tilki
Gerilimi ve gizemi hiç bitmeyen, en küçük detayları bile zekice kurgulanıp ters köşelere yatıran ve soluksuz okunacak bir polisiye #Tilki. Öğrendiğiniz her detayda havayı koklayıp bir dedektif gibi iz sürecek ama her seferinde katili es geçeceksiniz.
Ömer, çözülemeyen karmaşık davaları zekice ve ustalıkla çözen, ünü ülke çapına yayılan ve basının “Avcı” lakabı taktığı bir başkomiserdi. Şöhretinin faydaları olduğu gibi ağır bir bedeli de olmuş, ailesini kaybetmişti. Bu kayıp onun istifa etmesine neden olmuş ve kendi kabuğunda sessizce yaşamaya başlamıştı.
İstanbul bir sabah korkunç bir cinayetin haberiyle güne başlamıştı. Maktulü bulan, tv kanalında çalışan bir basın mensubuydu. Bu haber medyada çok ses getirmiş, olaylar anında cinayet büroyu zorlar hale gelmişti. Cinayetin işleniş şekli ve katilin bıraktığı not olayı özel kılıyordu. Arkasında hiçbir iz bırakmayan bu katile medya “Tilki” adını vermiş, ısrarla sürekli bu haberi geçiyorlardı. Cinayet büronun başkomiseri Serbay sıkışmış ve “Tilki’yi yakalarsa ancak Avcı yakalar” diye Ömer’den yardım istemişti. Maktulü bulan basın muhabiri Büşra ve olayları öğrendikten sonra avlanmadan duramayacağını anlayan Ömer baş başa vererek olayların peşine düşerler.
Kim iyi, kim kötü karışacak, gerçekler ve yalanlar düğüm olacaktı. Ölümler, notlar, geçmiş ve gelecek onlara nasıl ipucu verecekti? Onlarla birlikte siz de fikir yürütecek ve katili bulma çabasına gireceksiniz. Zeki olan Tilki ile dikkatli olan Avcı’nın gerilim dolu macerasını soluksuz okuyacaksınız.
Keyifli okumalar…
— Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bilki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır.
— Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir.
— Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine