Tırtıl ile insan ne de çok benzer dostum. Bir tırtıl doğar daha larvadır. Ağlar zırlar ama yaşar, yaşar, karnı acıkır, kimse bakmaz ona. Ve kendi çaresine bakar, çalışır karnını doyurur büyür, ve büyür. Büyüdükçe hayatı sorgular ve dünyadan nefret eder nefretini öyle büyütür ki yaşamak istemiyordur uzaklaşmak ister. Kendine sadece kendi için olan dünyasını örer bu onun tabutu dur . Kozasına çekilir. On iki gün. Hayatının en uzun dönemini hayattan, dünyadan, ve kendinden uzaklaşır. Ve karnı acıkır kozayı kırar ve çıkar, biran olsa bile kendini özgür hisseder. Uçar ,uçar ve bir dala konar gün batımına karşı oturur, dünya değiştiğini düşünür, şimdi dünya güzeldir, umut doludur, kendini bu güzellikle sonsuza kadar yaşayacak gibi hisseder. Ama o da ne bu gün batımı onun son günüdür, oysa dünya aynı, nefret dolu, hayal kırıklıkları ile dolu bir oda. Değişen tek şey kendisi ve baktığı açıdır. Artık o kelebektir dostlarım bugün onun son günüdür güneş batar tek şey güneş değildir, bizim ve bizim tırtılın hayalleridir dostlar. Hayatı doyasıya yaşayın dostlar gün gelir son güneşi hayal kırıklığı ile batırmayalım.