1938 yılının Haziran ayında, güneşli bir pazar sabahı, sağ elinde sımsıkı tuttuğu Hitler'in portresi, sol elinde açık bir şemsiyeyle Empre State Binası'nın çatısından aşağı atladı. Yaşamı gibi, ölümü de dikkat uyandırmadı.
Sayfa 11
Bu hayatta benim olacak, çıplak ellerimle yaratabileceğim ve bir kez yarattıktan sonra bunu hayatıma ben kattım, hayatımı ben böyle yaptım, diyebileceğim başka bir şey olduğuna dair bu hissi çocukluğun sonunda, ergenliğin sonunda hissetmeye devam edebilseydim her şeye katlanabilirdim. Umut. Umut o güneşli, serin pazar sabahı Alexander'ı terk etti. Amaç hissi kaybolmuş, damarlarında yenilgiye uğramıştı.
Sayfa 136Kitabı okudu
Reklam
" Güneşli bir pazar sabahı, sağ elinde sımsıkı tuttuğu Hitler'in portresi, sol elinde açık bir şemsiyeyle Empire State Binası'nın çatısından aşağı atladı.Yaşamı gibi, ölümü de dikkat uyandırmadı."
Pazartesi yahut cuma sabahı, çarşamba öğleden sonra, cumartesi gecesi, pazar akşamüzeri; yağmurlu, güneşli, karlı fark etmez. Ardı ardına yeni maskelerle örtülen bir yüz gibi değişir. İnsanlar, ifadeler, yürüyüş şekilleri ve hızları, hatta yanı başından geçtiğiniz o hep aynı apartmanı bile cumaları farklı, salıları farklı görürsünüz.
Eylül ayında güneşli, ılık bir pazar sabahı, saat on civarında yola çıktık. İhtiyar Henry bir gece önce özel olarak yağlanıp parlatılmıştı, bu yüzden o sabah daha az ses çıkarıyordu.41
Anımsadınız mı o şiiri?
Güneşli pazar sabahı oturdum duvar dibine
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam