Bu gün günlerden hüzün. Bu gün gencecik bir akıllı kadının, kendini içine saklamış bir şairin, Cemal Süreya’nın “Zelda”sı, Ece Ayhan’ın “dünyaya yaralı bir insanı” Nilgün Marmara’nın doğum günü.13 şubat Ece Ayhan, 1987’de onun için : “Acaba büyük kanatları yüzünden uçamayan o (ya da “bir”) albatros mu? Denizler kuşu. Gözleri denizin derin
Ölüm, beklenen sevimli bir oğuldur onun için. Son nefesin belirsizliğinden duyduğu korku hariç ölüme hazırdır. Hiç ölmiyecek gibi ev işlerini görür kışlık zahiresini tedariklerken bir yandan da dört gözle ölümü bekler gibidir. İnancı o kadar samimidir ki küçük odasının duvarları öte dünyayı engellemez. Ruhunun büyük bölümü ahirete sarkmıştır.
Reklam
İnsan hassasiyetleri olan bir varlık. Taşıdığımız hassasiyetlerimiz, inançlarımız, değerlerimiz var(olmalı). Nasıl ki bir ülkede yaşamayı kabul ettiğiniz an o ülkenin yasalarına tabi olursanız bir gönüle girdiğinizde de o gönülün hassasiyetlerini kabul etmelisiniz. Devletlerin yasalarına uymazsanız yargılanırsınız ve ceza alırsınız(işin bu kısmı da çok su götürür ama ben burada bu bahsi tartışmayacağım bir başka yazıda ele alınabilir) ancak ben kişilerin birbirini yargılamak gibi bir yetkisinin olduğuna inanmıyorum. Yargılamayı mahşer günü rabbim yapacaktır. Peki bu durumda gönül yasalarımızı ihlal edenlere karşı ne yapmamız gerekiyor ? Biz hassasiyetlerimizi yaşamak konusunda samimi isek insanlar bunun bir dayatma değil güzellik olduğunu anlayacak ve bu güzelliği paylaşacaktır. Bu hayatta bulaşıcı olan tek şey hastalıklar değil ben güzelliğin, iyiliğin, tebessümün de bulaşıcı olduğuna inanıyorum. Bununla birlikte hiçbir hastayı zorla tedavi edemezsiniz önce hastanın tedavi olmayı istemesi gerekir. Yani kimse kimseyi zorla hastanede tutamaz bu durumda biz de tedavi olmak istemeyen insanları hastaneden gitmek husunda serbest bırakırız. Gönlümüzden sınır dışı ederiz. Şimdi kendimize şu soruyu soralım "Bizim gönlümüz bir şifahane mi?"
Ömer
Ömer
Unutulan Adam: Bedrettin CÖMERT
Unutulan Adam:
Bedrettin Cömert
Bedrettin Cömert
/
Mustafa Şerif Onaran
Mustafa Şerif Onaran
(Papirüs, Aralık 1988, Sayı: 22) * Edebiyattan anlamak ne demektir.? Bir edebiyat yapıtının tadına varmak, ondaki inceliklerin neler olduğunu bilmek, dil özelliklerinin ayırımını öğrenmek denirse, yeterince açıklanmış olur mu.? Belli bir birikim, belli bir beğeni anlayışına erişmeyen insan da kendisine
- ah şebnem. başkalarının hatalarını ( annen ve ailenin) neden yüklendin ki. neden anlamayacakları halde başkalarına ders vermek uğruna kendi hayatını mahvettin ki. her şey farklı olabilirdi. bu hayatı tercih etmek sadece senin suçundu. suçluluğunun altında öyle bir masumiyet var ki kızılmıyor. sadece ah deniliyor. içindeki küçük çocuğa sarılmak
·
Puan vermedi
Afrikalı Leo
AFRİKALI LEO/AMİN MAALOF Ben Hasan, tartıcıbaşı Muhammed'in oğlu, ben Giovanni Leone de Medici; bir berberin sünnet ettiği, bir papazın vaftiz ettiği ben. Şimdi Afrikalı diye anılıyorum ama Afrikalı değilim Avrupalı da Arabistanlı da değilim. Bana Grenadalı, Faslı, Zeyyatlı da derler ama ben hiçbir ülkeden, kentten ya da boydan değilim.
Afrikalı Leo
Afrikalı LeoAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202214,5bin okunma
Reklam
Geri128
289 öğeden 281 ile 289 arasındakiler gösteriliyor.