Çoğu kişinin isminden etkilenip kullanıcı adı olarak kullandığı , yarısından çoğunun ne olduğunu bilmediği hikayemizde bugün Lilith hanımefendi var.
Kim ulan bu Lilith diye kısaca bir araştırma yaptım ( hiç yaşıma başıma da bakmıyorum eşek kadar adamım nelerle uğraşıyorum görüyor musunuz a dostlar :d )
Lafı çok uzatmadan bilgiselimiz başlasın..
Uzun bir aradan sonra bir kitabı bitirmenin verdiği hazzı tekrardan hatırlamakla oldukça mutlu olduğumu ve sizlerle tekrardan düşünce alışverişinde bulunacak olmamın heyecanını yaşadığımı belirterek yazıma başlayayım istedim. Siz de hak verirsiniz ki hissiyatlar üzerinden bir girizgâh ile pek değerli yazarımız Güntekin’e de selam durmuş
***Benimİçin*lı10*OlanDostoKitabıdır***
Rus yazar Fyodor Dostoyevski, bilim adamları ve eleştirmenler tarafından on dokuzuncu yüzyılın en önemli yazarlarından 1i olarak kabul edilen derin felsefi romanları, erkeklerin ve kadınların karşılaştığı bazı psikolojik mücadelelere kendi içinde ritmi olan 1bakış açısı sunar okura. Ölüm, inançlar, ikili
Herkesin Bilebileceği Şeyler ve Biraz da ‘’Rahip Yalancılığı’’
Hemen girişte belirtmek isterim ki, bu kitaba yazacağım incelemeyi daha çok bir zaman kaybı olarak görüyorum. Ama diğer yandan, söylemek istediğim -söylemekten kastım küçük çaplı bazı saldırılardır- noktalar var. En azından bu inceleme, bu kitaba ‘’dışarıdan’’ bakan biri tarafından bu
(spoiler)
Gonçarov' un kaleminden tembellikte marka olmuş bir isim: Oblomov
Hiçbir şey yapmadığı halde klasiklerden sayılan uzun bir romanın meşhur kahramanı.
Her sayfasında iradesizliğiyle okuyucuyu çileden çıkaran ama bir o kadar da gönüllerde yer eden sempatik, temiz kalpli, duygusal karakter.
Kimse çıkaramamıştır
Okuduğum incelemelerde kitabın dürüstlük üzerine yazıldığından, lades oyununun aslında hayatın her yerinde olduğundan, yaşamın bir kerteriz defteri olmadığından bahsedilmiş. Evet bunlar kitabın ana konusuydu.
Ben dikkatimi çeken ufak detaylara değinmek istiyorum.
Günümüz hastalığı dinlemeden konuşmak, dert yarıştırmaktan bahsediyor. Okuyunca tam olarak bunu yaşamıştım diyorsunuz.
'Gizli akıl ahlakı' diye bir kavramdan bahsediyor. Anlamı şu ki; Akıllı olmalısın ama aklını her yerde kullanmamalısın. Oldukça doğru yoksa o akıl olmadık işler açabilir başımıza :)
Yunanistan ile Türkiye arasındaki mübadeleden bahsederken o günlerin ayrılık acısını anlatan Rembetiko şarkılarından bahsediyor. Açtım dinledim. Öyle güzeldi ki sizlere de tavsiye ederim. Rembetiko aynı zamanda bir filmmiş.
Ülkemizdeki yozlaşmayı da dupduru önümüze sermiş ayrıca.
En sonda da yazarın kahramanları evine davet edip onlarla sohbet etmesi güzel bir detaydı.
LadesçiÜstün Dökmen · Sistem Yayınları · 20061,586 okunma
Eserin ilk bölümünde bizlere seri üretimde, üretilen insan fabrikasından bahsedilmektedir.
Bu fabrikada kusurları en aza indirilmiş ve güçlendirilmiş insanlar üretilmektedir. Üreme ise tamamen bir fabrikasyon işlemidir. Tıpkı şu alıntıda geçtiği gibi:
''Embriyolara ne veriyorsunuz? diye sordu. Her zamanki tifo ve uyku hastalığı
uzun yıllar boyunca üzerinde tartışılan en önemli konulardan biridir ötanazi ki bu tartışmaların kökeni antikçağa kadar dayanır. birçok filozofun üzerinde düşündüğü, tartıştığı, pek çok fikir ortaya attığı ötanazi, günümüzde dahi yoğun bir şekilde -hukukçular ve sağlıkçılar başta olmak üzere- tartışılmaktadır. Gerçekten kişinin yaşamı, bedeni
Günümüz koşullarına Covid-19 salgınına oldukça benzer yanları bulunan bir hastalığı ve karantina sürecini ele alan kitap Osmanlı ile günümüz Türkiyesi arasında bir zaman yolculuğu yarattı. Bu benzerlikler kitaba olan ilgiyi daha da artırarak tarihin tekerrürünü gözler önüne serdi. Veba Geceleri 1900 ve 1901 yıllarında Rodos civarlarındaki hayali bir Osmanlı ada vilayetinde geçiyor. Dönem II. Abdülhamid dönemi fakat kalan her şey aslında başarılı bir kurgudan ibaret. Kurgu bir ada vilayeti olan bu yerde 1894 yılında başlayan ve Hindistan ile Çin’den uzanan bir veba salgını konu ediliyor. Genel manada bir yorumda bulunmak gerekirse geçmiş dönemi ele alan yanları olsa da günümüze çok fazla sayıda göz kırpan terimler var. Keyifli okumalar...
Veba GeceleriOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20216.7k okunma
Hepinize selam olsun
Bugün bu derginin incelemesini yapmayı düşündüm. Dergi okuru olmak zor mesele biraz. Herkes okuyamıyor çünkü. Açıkçası ben de dergilerle pek hemhal biri değilimdir. Daha önce Ot dergisinin birkaç sayısını okumuştum mesela onlar dahi - bir ağırlığı olmamasına rağmen - baymıştı nedense bir yerden sonra. Dışarıdan çok güzel
KİTAPLARDA OKUDUKLARIMIZI UNUTUYORSAK HÂLÂ NEDEN OKUMALIYIZ?
Cemal Tunçdemir
‘Okumak’, insanlar için, görmek veya dinlemek gibi doğal bir eylem değil.
Iowa eyaletinin Ames kentinde yayınlanan yerel “Ames Daily Tribune” gazetesinin köşe yazarı Rod Riggs, hızlı okuma kurslarının yayılmaya başladığı 60’lı yılların ortasında, bir arkadaşının
On yedi yaşında başladığı şiir hayatını yirmi bir yaşındayken sonlandırmıştır. Rimbaud şiiri bırakmadı, sözün simyasını keşfetti, şiirini tamamladı ve sessizliğe erişti. Tıpkı ezra pound’un dediği gibi; “sessizliği seçmedim, sessizlik beni ele geçirdi.” bu kısacık zaman diliminde rimbaud fransız şiirini tepetaklak etmiştir. Henüz ortaokuldayken
*PATASANA*
Kendini, kralları, tanrıları yargılama cesaretini içinde barındıran Hitit' li Patasana' nın belki hiçbir zaman varolmamış bu karakterin; tarihte bir yerde mutlaka bu cesareti içinde barındırmış ve bir köşede öylesine unutulmuş aziz bir ruhun varlığını farkedebilmiş insanları hatırlatan Ahmet Ümit' e teşekkür ediyorum...
Savaşın