Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Perit ve Meryam içeri girdiklerinde, yüzlerindeki ifadeden bahçede geçen konuşmanın çok da verimli olmadığı anlaşılıyordu. Kadının ümitsizliği erkeğin umursamazlığı ile birleşince böyle bir tabloyu görmemek imkansızdı. Günümüz modern çiftlerinin ortalama bir tablosu gibiydi. Çünkü ablası ve Perit'in ilişkisi, yeryüzündeki diğer birçok çiftin ilişkisine yakın bir seviyedeydi. Yani birbirlerini sevdiklerini sanan ve bu uğurda bir hayat inşa etmeye çalışan iki farklı cinsiyet. Dünyadaki evliliklerin küçük bir kısmı, zorla yaptırılan evliliklerdi. Geri kalan çok büyük bir kısmı ise birbirlerini sevdiklerini sanan insanların yaptıklarıydı. Daha doğrusu seveceği insanı bulamadığında, korkudan, bulduğu insanı sevmeye çalışanlar. Hoşlanma hissini aşk sananlar. Her taraf bu tarz çiftlerle doluydu. Acaba yeryüzünde gerçekten aşık olup beraber olabilen kaç kişi vardı, diye merak etti Tesla. Kaç tane olabilirlerdi ki? Aslında yıllar önce Shakespeare meseleyi çok güzel özetlemişti. "Beğendiğiniz bedenlere, hayalinizdeki ruhları koyup, bunu 'aşk' merhaba sanıyorsunuz" cümlesi, ortalama bir insanın aşk sandığı fizyolojik süreci güzel ifade ediyordu.
Bronnik'in Pisagorcuların Övgüsü tablosu: Gündelik yaşamı konu alan kimi ressam (en yeteneklisi bile) çağdaş ressamın bu tür temalara kafayı takmasına şaşırır. Oysa bu temalar (hemen hemen düşlemseldir) günümüz gerçekleri kadar gerçektirler, sanat için de, kişi için de gereklidirler.
Sayfa 98 - Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Sanatçıların hayatını anlatan filmler işkence verir bana. Böyle filmler yapanlar, o dönemde yaşasalardı Van Gogh'a bir tablosu için yarım paket sigara verip sonra da, "Bir pipoluk tütün de verseydik bize bunu yine çizerdi," diye üzülen insanlardır. O filmlerde, sanatçı ruhunun ıstırapları, sefaletleri ve Şeytan'la mücadeleleri anlatılır, fakat her sey geçmişte olmuş kabul edilir. Sigarası oImayan, karısına ayakkabı alamayan bir günümüz sanatçısı ise film yapımcıları icin ilginç değildir. Bazı boşboğazların onun bir dâhi olduğunu kavraması için daha üç nesil geçmesi gerekir.
Mükemmel bir tespit
Sanatçıların hayatını anlatan filmler işkence verir bana. Böyle filmleri yapanlar, o dönemde yaşasalardı Van Gogh' a bir tablosu için yarım paket sigara verip sonra da, "Bir pipoluk tütün de verseydik bize bunu yine çizerdi," diye üzülen insanlardır. O filmlerde, sanatçı ruhunun ıstırapları, sefaletleri ve Şeytan'la mücadeleleri anlatılır, fakat her şey geçmişte olmuş kabul edilir. Sigarası olmayan, karısına ayakkabı alamayan bir günümüz sanatçısı ise film yapımcıları için ilginç değildir. Bazı boşboğazların onun bir dahi olduğunu kavraması için daha üç nesil geçmesi gerekir.
_Tarih felsefesi, tarihin düşünme bakımından ele alınmasından başka bir şey değildir. Çünkü insan düşünendir; hayvandan bu noktada ayrılır, insanca olan her şeyde, insanca olduğu ve hayvanca olmadığı sürece, düşünme vardır; böylece, tarihle her türlü uğraşmada düşünme vardır. _Tarihe, objektif olarak yukardan bakılırsa, olay kuşbakışıyla doğru
_Din, yaygın bir tür ruh hastalığıdır; saplantı nevrozudur, çarpıtılmış masallardır, gerçeğin inkarı sonucu oluşan toz pembe yanılsamalar sistemidir, uydurmadır, hurafedir, putperestliktir. Bu putlar ise kendi fantezilerimizdir. Dine karşı olan şeye hakikat denir. Tanrı ise abartılmış bir baba figürüdür. _Din, ırkın karakteridir _Uygarlığı
Reklam
Kadının ümitsizliği, erkeğin umursamazlığı ile birleşince böyle bir tabloyu görmemek imkansızdı. Günümüz modern çiftlerinin ortalama bir tablosu gibiydi.
Sayfa 33 - Elma Yayınevi
Sanatçıların hayatını anlatan filmler işkence verir bana. Böyle filmleri yapanlar, o dönemde yaşasalardı Van Gogh'a bir tablosu için yarım paket sigara verip sonra da, " Bir pipoluk tütün de verseydik bize bunu yine çizerdi," diye üzülen insanlardır. O filmlerde, sanatçı ruhunun ıstırapları, sefaletleri ve Şeytanla mücadeleleri anlatılır, fakat her şey geçmişte olmuş kabul edilir. Sigarası olmayan, karısına ayakkabı alamayan bir günümüz sanatçısı ise film yapımcıları için ilginç değildir. Bazı boşboğazların onun bir dahi olduğunu kavraması için daha üç nesil geçmesi gerekir.
Sanatçıların hayatını anlatan filmler işkence verir bana. Böyle filmleri yapanlar, o dönemde yaşasalardı van Gogh'a bir tablosu için yarım paket sigara verip sonra da, "Bir pipoluk tütün de verseydik bize bunu yine çizerdi," diye üzülen insanlardır. O filmlerde, sanatçı ruhunun ıstırapları, sefaletleri ve Şeytan'la mücadeleleri anlatılır, fakat her şey geçmişte olmuş kabul edilir. Sigarası olmayan, karısına ayakkabı alamayan bir günümüz sanatçısı ise film yapımcıları için ilginç değildir.
"Kadının ümitsizliği, erkeğin umursamazlığı ile birleşince böyle bir tabloyu görmemek imkânsızdı. Günümüz modern çiftlerinin ortalama bir tablosu gibiydi."
Sayfa 33 - Elma YayıneviKitabı okudu
Reklam
Piposu, Görüşleri, Hegelciliği, İğrençliği, Sanat üzerine düşünceleri, Kini, Kıskançlığı, Günümüz gençliğinin hoş bir tablosu.
Çocukluğundan beri normal dışılığın sınırlarında yaşayan Van Gogh, 37 yaşında ölüm onu bulana dek resim işinden pek ekmek yiyemez. Tablolarının onluk paketler hâlinde 50 sente satıldığı rivayet edilir. Tablolarının kısmeti Van Gogh öldükten sonra açılır. Ölümünden 10 yıl sonra bir tablosu 1000 marka satılır. 1910 yılında tablolarına 1500 mark verenler olur. 1958 yılında ise "Arles Parki" isimli tablosuna 1,5 milyon mark verilir. 1982 yılına gelindiğinde ise Dr. Gachet'in Tablosu 82,5 milyon dolara alıcı bulur. Ömrü boyunca gün yüzü görmeyen Van Gogh, o esnada mezarında ters döner. Galiba sanatçının ölümü ile günümüz arasındaki zaman ne kadar çoksa eserlerinin fiyatı da o kadar yükseliyor. (Van Gogh'un dehası ile ilgili uzmanlar karar vermekte zorlanmaktadırlar. Kimileri onun bir şizofren olduğunu söylerken, kimileri de dehasını teslim etmektedir.)
Sayfa 172 - Yakamoz Y.Kitabı okudu
Kadının ümitsizliği, erkeğin umursamazlığı ile birleşince böyle bir tabloyu görmemek imkansızdı. Günümüz modern çiftlerinin ortalama bir tablosu gibiydi işte. Çünkü ablası ve Perit'in ilişkisi, yeryüzündeki diğer birçok çiftin ilişkisine yakın bir seviyedeydi. Yani birbirlerini sevdiklerini sanan ve bu uğurda bir hayat inşa etmeye çalışan iki farklı cinsiyet. Dünyadaki evliliklerin küçük bir kısmı, zorla yaptırılan evliliklerdi. Geri kalan çok büyük bir kısmı ise birbirlerini sevdiklerini sanan insanların yaptıklarıydı. Daha doğrusu seveceği insani bulamadığından, korkudan, bulduğu insanı sevmeye çalışanlar. Hoşlanma hissini aşk sananlar. Her taraf bu tarz çiftlerle doluydu. Acaba yeryüzünde gerçekten aşık olup beraber olabilen kaç kişi vardı, diye merak etti Tesla. Kaç tane olabilirlerdi ki? Aslında yıllar önce Shakespeare meseleyi çok güzel özetlemişti. "Beğendiğiniz bedenlere, hayalinizdeki ruhları koyup, bunu 'aşk' sanıyorsunuz" cümlesi, ortalama bir insanın aşk sandığı fizyolojik süreci güzel ifade ediyordu.
Elma YayıneviKitabı okudu
"İnsanın bütün davranışları, kendiliğinden matematiksel olarak, 108. 000 kadar uzanan logaritma tablosu gibi hesaplanacak ve takvime işlenecek ya da daha iyisi, günümüz ansiklopedik sözlükleri gibi her şeyin doğru bir şekilde hesaplanıp gösterileceği dürüst bazı yayınlar çıkacak, böylece dünyada ne davranış ne de macera kalacak. "
Sayfa 36 - Koridor yayınlarıKitabı okudu
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.