Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bazı şeyler sözcüklerle açıklanamaz.   Bunun pek de doğru olduğu söylenemez. Bir zamanlar söz cükler o kadar azlarmış ki, Bu ağız senin veya, Bu ağız benim, kadar basit bir şeyi ifade etmemiz, hatta, Ağızlarımız neden birbirine değiyor, diye sormamız bile mümkün değilmiş. Günümüzde insanlar bu sözcüklerin yaratılması uğruna verilmiş emeğin farkında değiller, bu konuda ilk kavranması gereken şey, belki de kavranması gereken şeyler arasında en zoru, bu sözcüklere ihtiyaç duyulduğunun fark edilmesi olmuştur, bunu, sözcüklerin akıllarda yaratacağı etkiler konusunda fikir birliğine varılması takip etmiş, son olarak da, asla tamamıyla yerine getirilemeyecek bir iş olan, bahsedilen bu etkilerin ve sözcüklerin orta ve uzun vadede ortaya çıkarabileceği sonuçların hayal edilmesi gelmiştir.
Sevgiye ya da geleneksel evliliklerdeki gibi toplumsal göreneklere ve alışkanlıklara dayalı evliliklere dikkatle bakacak olursak, birbirini gerçekten seven çiftlerin azınlıkta olduğunu hemen fark ederiz. Toplumsal görev duygusu, gelenekler, karşılıklı ekonomik çıkarlar, çocuklara olan ortak ilgi, karşılıklı bağımlılık ya da korku, bazen de birbirine duyulan nefret, genellikle "sevgi" olarak yaşanmaktadır. Eşlerden birinin ya da ikisinin birden birbirlerini sevmediklerini, belki hiç sevmemiş olduklarını anlayana dek, bu böyle sürüp gitmektedir. Günümüzde bu konuda bazı olumlu gelişmeler olduğunu hemen ekleyeyim. İnsanlar eskiye oranla daha uyanık ve gerçekçi oldular. En azından cinsel çekicilik ve cinsel tutku ile sevgiyi birbirine karıştırmayanların sayısıda artma olduğu bir gerçek. Dostane ve sınırlı bir grup ilişkisi de artık aşk sayılmıyor. Bu gelişmeler, insanlar arasında eskiye oranla dürüstlüğün artmasına ve sık sık eş değiştirme eğiliminin yaygınlaşmasına yol açtı. Ama ne yazık ki bu yeni anlayış da, sevginin yaşanması konusunda eskisinden üstün bir toplum yaratmadı.
Sayfa 71 - SayKitabı okudu
Reklam
Günümüzde hastalıklara çeşitli mikropların neden olduğunu ileri süren mikrop teorisini hala reddeden Hristiyanlık bilimi adında bir din vardır; bu dine mensup olan bazı insanlar ettikleri dualar boşa çıktığında çocuklarına antibiyotik vermektense, onların gözlerinin önünde ölmelerini izlemeyi tercih eder.
Sayfa 30 - Say YayınlarıKitabı okuyor
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Neandertaller Avru­pa'da en az yüz bin yıl yaşadılar. Bu sürenin büyük bölümü soğuk günlerdi, bazı dönemler ise aşırı soğuktu ve İskandinavya'yı kap­layan buz tabakaları vardı. Kesin olarak bilinmese de, Neandertal­ler'in kendilerine barınaklar yaptıklarına ve belli ölçüde giyindik­lerine inanılıyor. Sonra, kabaca otuz bin yıl önce,
Sayfa 268 - Okuyan Us.
Modernizm denen baş belası kültür düşmanı
Günümüzde bazı insanlar çalışıp kendi hayatlarını ka­zanmadığı halde cinsel hayat yaşayabiliyor. Bazıları hayatını kazanıyor, cinsel hayatları da oluyor ama çocuk sahibi olmak istemiyorlar. Bunlar geleneksel yaşam tarzının çöktüğünü ve onun yerine başka bir tarz da gelmediğini gösteriyor. Birlikte yaşam eskiden yasal evliliğe bağlıydı, ama günümüzde in­ sanlar evlenmeden de birlikte yaşayabiliyorlar. Çocuk sahibi olma konusunda bile çoğu zaman evlilik, hatta bazen birlikte yaşama koşulu aranmıyor. Ömrün uzaması, doğum oranının düşmesi ve eğitim sürecinin uzun yıllar sürmesi, önceki ya­şam koşullarının ya da sosyal yaşantının değişmesine neden oldu.
Reklam
51. Eyalet ve Gerçekler (uzun ama buna değer)
Jeffrey'ye bakıp yeniden oturmasını işaret etti. Kendisi de yerine geçti. Profesör, Amerika sizce de bir şekilde yolunu kaybetmedi mi? Atalarımızın dağlara taşlara kazıdığı idealler yozlaştırılmadı mı? Unutturulmadı mı? Değersizleştirilmedi mi?" Jeffrey başıyla onayladı. "Bu görüşte olanların sayısı her geçen gün
İslâm değerlerinin çağımızın bilim ve teknik kafasıyla birleşip beraber yaşayacağını ummak bir avuntudan ibarettir.Çünkü günümüzde hakim olan bilim ve teknik, Batı'da belli bir dönemde belirlenmiş bir kafa yapısının uzantısıdır;belli bir toplumsal yapının sinesinde gelişmiş, vasıfları İslam'la taban tabana zıt bir sınıf eliyle gücünü dünya ölçüsünde yaymıştır.Bilimin ilerlemesi, bilime has özelliklerden değil, o bilim görüşünden en çok fayda sağlayan insanlar yüzündendir.Bu yüzdendir ki bu günkü hayatı biçimlendiren teknik teçhizat değil, o teknik teçhizatın ortaya çıkmasına ve bazı insnalarin kâr ve kuvvet sağlamasına yol açan müesseselerdir.
Önsöz
Elinizdeki kitap toplumsal Bilinçdışının süregiden mutasyonunu araştırıyor. Şu an bulunduğumuz noktadan, yani virüs salgını ve kapitalizmin felaketler doğuran çöküşünün damgasını vurduğu tarihsel eşikten gözlem yapıyorum. Bu eşikten bakınca, ufukta kaosu, tükenmişliği ve yokoluş eğilimini görebiliyoruz. Bu mutasyonun mükemmel bir özetini sunan
Sayfa 9 - Otonom Yayıncılık -1. Basım Şubat 2022, İstanbul - Kitabın Özgün Adı : The Third Unconscious - The Psycho-sphere in the Viral Age
“Eskimo” değil “inuit”
İnuit adı, Kanada, Alaska, Grönland ve Sibirya gibi Kuzey Kutup Bölgesi'ne yakın kesimlerde yaşayan bazı insanlara veriliyor. Günümüzde bu bölgelerde yaklaşık yüz bin insan yaşıyor. İnuitler çok eskiden yakacak malzeme bulamadıkları için etleri çiğ olarak yiyorlardı. Bu nedenle, Avrupalılar tarafından kendilerine "çiğ et yiyen" anlamına gelen "Eskimo" adı verilmişti. Fakat bu insanlar kendilerine Eskimo denilmesinden hoşlanmıyor. Bunun yerine kendilerine "insanlar" anlamına gelen "inuit" denilmesini tercih ediyorlar.
Sayfa 11 - TÜBİTAK yayınlarıKitabı okudu
Reklam
varoluş
Search for: Arama.. Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri Atatürk Ansiklopedisi > Genel > Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri 31 Ara Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri PDF
İslam değerlerinin çağımızın Bilim ve teknik kafası ile birleşip beraber yaşayacağını Ummak bir avuntudan ibarettir Çünkü günümüzde hakim olan bilim ve teknik batıda Belli bir dönemde belirlenmiş bir kafa yapısının uzantısıdır belli bir toplumsal yapının sinesinde gelişmiş vasıfları İslam'a taban Tabana zıt bir sınıf eliyle gücünü dünya ülkesinde yaymıştır bilimin ilerlemesi bilime Has özelliklerden değil o bilim görüşünden en çok faydalanan insanlar yüzündendir bu yüzdendir ki bugünkü hayatı biçimlendiren teknik teçhizat değil o teknik teçhizatın ortaya çıkmasına ve bazı insanların kar ve kuvvet sağlamasına yol açan müesseselerdir . Açıkça ve şuurla kavramamız gereken nokta batının inancı felsefesi bilimi ve tekniği ile bir bütün olduğu ve reddedilecekse tümden kabul edilecekse yine tümden kabul edilmesi gerekeceğidir
Sosyal ortamlar herhangi savaş oyunundan farksız görünüyor. Her ikisinde de silahlar, pusuya yatanlar, ölenler, öldürülenler ve kaçanlar var. Yok ettiği nesneye özlem duyan, kendi nesnesi tarafından yok edilen, hafıza kaybı yaşayan, rüyasız, melankolik insanların dünyası. Bazı insanlar, karından bacaklı yumuşakçalardan sümüklü böceğe benziyorlar. Her ikisi de yapışkan ayrıca uygun olmayan ortamlarda uzun süre hayatta kalabiliyorlar. Ancak sümüklüböcekler en azından gittikleri yerlerden izler bırakmakla daha faydalıdır. Etrafımız iz bile bırakamayan insanlarla dolu. Estetik bakımdan kaba ve anlamsız hareketler yapan insan toplulukları sağımızda ve solumuzda. Köle gözlerle baktığımız ekranlardan kurtulmanın, ekranın içindekilerin biçimini değiştirmek ya da şeklini bozmaktan başka bir çaresi yok gibi görünüyor. Ya da elektronik sistemlerin şeylerin tam kontrolünü sağlanmaya başladığı güne kadar beklemeli, ana kontrol kumandasındaki üzerinde insan resmi bulunan kırmızı renkli tuşa basıp bu beladan kökten kurtulmalıyız. Yok edilen değerlerin, biçimi bozularak yeniden inşa edildiği günümüzde şuurunu ele geçiren soytarıyla savaşmayı göze alanların kazanacağı alternatif bir çıkış yolu hayalini size bırakıyorum.
Sayfa 61 - Ömer Talha Kavas
Aslında, günümüzde ve son iki üç nesilde yaşayan in­sanlar, insanlığın ilkel durumuna dair bütün gerçekliği kaybettiler; sadece tarihi doğru olarak inceleyen birkaç kişi veya dünya üzerinde uzak geçmişin yaşayan tem­silcilerinin bulunduğu bazı yerlerdeki kişiler toplumun o zaman nasıl olduğuna dair zihinsel bir resim oluştu­rabilmektedirler.
523 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.