Gurbetçilik...
- Almanya'dan geldi o - Bozuk bu saat duruyor, niye? - Bozuk da ondan. - Bozuksa niye atmıyoruz? - Çünkü o Almanya'dan geldi.
Sayfa 88 - MGV Yayınları, 1. Baskı, Ocak 2017
Reklam
Gurbet zalimdir, zor zanaattır gurbetçilik...
Sayfa 219 - YKYKitabı okudu
Gurbetçilik
Ekonomik darlık ve sıkıntı bölge erkeklerini gurbetçi yapmıştı. Zonguldak’ta kömür işçiliği, İstanbul Boğazı’nda balıkçılık, hep bu bölge insanının uğraşı yeri ve ekmek kapısıydı. Bu arada Ankara ve diğer büyük kentlerde inşaat işçiliği ve ustalığı yapan çok kişi, birinci gruptakilerden daha şanslıydılar. Zira, inşaat işlerinde ücretler kömür işçiliği ve balıkçılıktan daha iyiydi.
Sayfa 7 - 5.Basım Haziran 2003Kitabı okudu
Gurbetçilik
Köylerde çalışarak çaylık kuracak adam buluruz umuduyla cuma namazlarında köy camilerine gidiyorduk. Fakat ne imama ne müezzine ne de cemaate rastlayabiliyorduk. Köylerde yalnızca kadınlar vardı. Onlar yuvalarının ve çocuklarının bekçisi, evlerinin sahibi idi. Gurbetteki erkeğinden, oğlundan veya babasından gelecek parayı bekleyen bu kadınlar, kendilerinin belleyip ektiği ufak çaplı mısır tarlalarından elde edecekleri birkaç yüz kilo mısır, fasulye, kabak ve lahananın üreticisiydiler.
Sayfa 8 - 5.Basım Haziran 2003Kitabı okudu
Gurbetçilik
Çarlık Rusyası zamanında Doğu Karadeniz insanına bu ülkenin kapısı açıktı. Giresun, Trabzon, Sürmene, Of, Rize ve bu çevre erkeği hiçbir engelle karşılaşmadan Rusya’ya gidip gelebiliyor, oralarda kendisine uygun işlerde çalışarak geçimini sağlayabiliyordu. Rusya, bu kıyı insanının geçim için başvurduğu önemli bir saha idi.
Sayfa 12 - 5.Basım Haziran 2003Kitabı okudu
Reklam
Türkü bestelenmez; yakılır. Türkünün yakılması için insanoğlunun yanması gerek. Sen yanmasan; ben yanmasam, o yanmasa, biz yanmasak, nasıl yakılırdı türküler? Seferberlik olmasa, insanlar savaşa sürülmese, Pir Sultanlara darağaçları kurulmasa, Karacaoğlanların gözünü sevdalar bürümese, emekçiler el kapılarında gurbetçilik yapmasa, analar oğullarına, kızlarına yanmasa, nasıl yakılır türküler? Halkın vicdanından yansıyan ve bilincine kazınan olayların tütsüleri insanın genzini yakmasa nasıl yakılır türküler?
163 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
En sevdiğim yazarla nasıl tanıştım?
Liseye gittiğim dönemde öğrencilerin okuma oranını arttırmak için seçilen kitapların okutulması ve bu kitaplardan sınava tabi tutulması uygulamasını başlatmışlardı. Seçilen kitaplardan aklımda kalanlar İskender Pala 'Katre-i Matem', Elif Şafak 'Aşk' ve Sabahattin Ali 'Kürk Mantolu Madonna' idi. Kitap okumayı seven bir insan olsam da bana zorla kendi seçtikleri kitapları okumayı dayatmalarından gerçekten hiç hoşlanmamıştım o dönemde. Elif Şafak'ın kitabını zorla yarısına kadar okuyup bırakmış ve son olarak Sabahattin Ali'ye başlamaya karar vermiştim. Türk yazarlar arasında en sevdiklerimden biri haline gelmesi bu romanıyla olmuştur Sabahattin Ali'nin. Yüzeysel olarak bakıldığında aşk hikayesi olarak sınıflandırılabilecek roman, ancak belli bir okuma seviyesine ulaşmış kişilerce romanın alt katmanlarında barınan 'kimlik çatışması' ve o dönemlerde yaygın olarak görülen 'gurbetçilik' kavramlarına temas ettiği görülebilir. Rahmetli Sabahattin Ali romanının sosyal medyanın malzemesi haline geleceğini görseydi kitabını yayınlamayı mı yoksa yakmayı mı tercih ederdi diye düşünmüyor değil insan.
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021311,5bin okunma
Köylülerin dedikleri, dönüp dönüp, aklına geliyor. "Bildiğin gurbetçilik! Toprağın yohsa, ohuman yazman yohsa, bir lokma ekmeğin ardından gidilecek... Leylek temsili..."
Sayfa 115 - Türkiye İş Bankası
Reklam
Köylülerin dedikleri, dönüp dönüp, aklına geliyor. Bildiğin gurbetçilik! Toprağın yohsa, ohuman yazman yohsa, bir lokma ekmeğin ardından gidilecek... Leylek temsili... Attila İlhan
296 syf.
10/10 puan verdi
SEVİNCİNİ BULMAK Baş döndürücü bir kitap. Mustafa Kutlu çok sıradan olayları çok güzel ve akıcı bir üslupla dile getiren bir yazar. Kutlu'nun hikayesinde değinmek istediği mesele çok fazla. Yakın tarihimizden izler, modern dünyanın bizden çaldıkları, kültürel yozlaşma, gurbetçilik ve parçalanan aileler, maneviyattan kopan ve sendeleyen insanlar, tutunamayanlar ile tutunmaya çalışanlar, üniversitelerdeki liyakatsizlik, kendi özünü arayan insan...Peki bu kitabı okumayı bana keyifli kılan neydi? Mustafa Kutlu Sevincini Bulmak'ta Türk Dili ve Edebiyatı mezunu bir yazar olmanın farkını ortaya koymuş. Uzun uzun Ahmet Hamdi Tanpınar'dan bahsetmiş. Hikaye baştan ayağa Türk Edebiyatı kokuyor. Fuzuli'den Yahya Kemal'e, Nazım Hikmet'ten İsmet Özel'e birçok şairden şiir alıntıları yapmış. Birçok yazar, kitap isimleri de cabası. Şiir ve edebiyat hakkındaki görüşlerini Edebiyat Fakultesinde akademisyen olan Suna'yı aracı yaparak dile getirmiş. Hatta bir yerde de kendisine ve eserine gönderme yapıyordu. Kutlu'nun bu hikayesini üslup ve teknik olarak farklı buldum, yazar her hikayesinde kendini yenilemeyi başarıyor. Okuyucu kendini hikayeye kaptırdığı anda kendisini yazar ile konuşurken buluyor. Hikayenin sonunda da bir sürpriz ve yenilik söz konusu. Kitabın kapağı çok güzel tasarlanmış diğer kitapları gibi. Kitabın kalınlığı ise diğer hikaye ve denemelerine göre daha kalın sanki. Sevincini Bulmak Kutlu'nun çok beğenip sevdiğim kitapları arasında yerini aldı.İleride tekrar okumayı düşünüyorum.
Sevincini Bulmak
Sevincini BulmakMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20181,788 okunma
Günümüz dünyasında gurbet kavramı yok oldu. Almanya'daki Türk işçilerinin üç saatlik uçak yolculuğuyla istedikleri zaman Türkiye'ye gelebildikleri dünyada artık gurbetçilik de bitti demektir. Gurbetin bittiği yerde gurbet edebiyatı da, özlem edebiyatı da, dolayısıyla gezi edebiyatı da biter. Dünya o denli küçülüyor ki, birbirine en uzak yerler bile komşu kapısı oldu. Bu yakınlık, insanları birbirine daha da çok yabancılaştırdı öte yandan.
Aziz Nesin- Ön söz
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.