Gurbetçilik Zor
Bu şarkı artık bir bismillah'dır Bayram için. Önce onu çalacak. Ardından ne gelirse gelsin. Bir Atakan Çelik gelsin mi? Bir Rıza Konyalı gelsin mi? Gelsin. Bedia Akartürk 'e ne buyrulur? Pekâla. Zeki Müren? Elbette. Hele banttaki "Gökyüzünde Yanlız Gezen Yıldızlara" a başladı mı, an Sivrihisar' daki benzin pompasının önünü, ağla. An polatlı'yı ağla. An başkentte sahapsız sapansız dolanıp durduklarını, ağla. An Zernek düzlüğünü, an Dicle kıyısını, an Almanya' nın hele o ilk yılını ve bütün akşamlarını, ağla.
Reklam
Gurbetçilik
Büyüdüğüm zaman senin için sadece bir hatıradan ibaret kalacağım. Şunu iyi belle: Yabancı demek, memleketini sırtında taşıyan adam demektir. Bu hal yurtsevenlerin hoşuna gitmez. Onun için yabancı, her yerde gereksiz adamdır. Ama daha beteri de var. Gurbette adam, bazen kendisini sevmiş olanların da hoşuna gitmemeye başlar, işin asıl acı tarafı da burasıdır...
368 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Zamir, Arapçada vicdan ve gerçek niyet anlamlarına gelmektedir. Rus dilinde ise barış anlamına gelir. Zamir'in annesi Zerre bir çocuk gelin ve evcilik oynaması gereken yaşlarda kendinden oldukça büyük biriyle kuma olarak zorla evlendiriliyor. Annesi 15 yaşında Türkiye'nin en yoksul sınır köyü olan Palaz'da Zamir'i dünyaya getiriyor. Doğumdan sonra da önce kocasını sonra imam ve muhtarı en son olarak da kendisini öldürüyor. Zamir' de şartları daha iyi olduğu bilinen sınırdaki mülteci kampına gizlice bırakılıyor ve hikayesi başlıyor. Türkiye Suriye sınırında kurulu El-Aman mülteci kampında bir patlama olur ve o patlama da altı günlük bir bebek ağır yaralanır. Yüzü tamamen parçalanıp, kalbi üç kez durur; işte o hayata tutunan bebeğin hikayesini okuyorsunuz. Her ne kadar kurgu olsa da Zamir' in o kampa geliş hikayesi, ailesi ve zaman ile bugüne kadar ki yaşayışı arasında hayata dair izler bulunması nedeniyle bazen acaba diyorsunuz.... Olayların akışı, kurgu, karakterler gerçekten çok güzeldi. Günümüz sorunları, ırkçılık, göçmenlik, gurbetçilik, vakıflar, politika, kadın ölümleri, yardım kuruluşları gibi bir sürü konuya da değiniliyor.Kurgusunu çok beğendim. Severek okuduğum bir eser oldu. Yazardan daha önce kitap okuyup sevdiyseniz bu eserini de okumanızı tavsiye ederim. Kitapla, sevgiyle kalın.
Zamir
ZamirHakan Günday · Doğan Kitap · 20214,514 okunma
Günümüz dünyasında gurbet kavramı yok oldu. Almanya'daki Türk işçilerinin üç saatlik uçak yolculuğuyla istedikleri zaman Türkiye'ye gelebildikleri dünyada artık gurbetçilik de bitti demektir. Gurbetin bittiği yerde gurbet edebiyatı da, özlem edebiyatı da, dolayısıyla gezi edebiyatı da biter. Dünya o denli küçülüyor ki, birbirine en uzak yerler bile komşu kapısı oldu. Bu yakınlık, insanları birbirine daha da çok yabancılaştırdı öte yandan.
Aziz Nesin- Ön söz
Reklam
dépaysement:
Alışılmış ortamdan uzaklaşmak, gurbetçilik, yabancılık hissetmeye denir. 🌼
Ekmek davası ...
-- ..... bizimki bildiğin gurbetçilik! Toprağın yohsa, ohuman yazman yohsa, bir lokma ekmeğin ardından gidilecek...leylek temsili...
Sayfa 114Kitabı okudu
136 syf.
7/10 puan verdi
·
36 saatte okudu
Arafat’ta Bir Çocuk 12 Mart Muhtırası’nın etkisi altında yazılan, birbirinden bağımsız sekiz hikayeden oluşuyor. Zülfü Livaneli 'öykü' denmesinden hoşlanmadığı için ben de hikaye diye bahsedeceğim. Hikayelerin ana konusunu sürgün, sınırlar, gurbetçilik, siyasi mültecilik oluşturuyor. Genellikle siyasi mülteci olarak Avrupa'ya giden Türklerin yaşadığı sıkıntılar anlatılmış. Karakterler yalnız, hayal kırıklığına uğramış, dışlanmış. Yani okurken sizi keyiflendirmeyecek hikayeler. Kitabın ismi önce “Araf’ta Bir Çocuk” olarak düşünülmüştür, araf kelime anlamı olarak cennet ile cehennem arasında bulunan yer olarak tanımlanır. Kitaptaki karakterlerin hikayeleri tam olarak da böyledir zaten. Fakat Zülfü Livaneli ile Yaşar Kemal‘in bir konuşmaları sırasında Yaşar Kemal, “Arafat’ta Bir Çocuk”u önerir, üzerine şu açıklamayı ekler: ”Halk ‘Kaldım arafatta’ der. Yanlış bile olsa güzeli budur.” Bu konuşmanın ardından kitap bugünkü ismini alır.
Arafat’ta Bir Çocuk
Arafat’ta Bir ÇocukZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 20217,9bin okunma
296 syf.
10/10 puan verdi
SEVİNCİNİ BULMAK Baş döndürücü bir kitap. Mustafa Kutlu çok sıradan olayları çok güzel ve akıcı bir üslupla dile getiren bir yazar. Kutlu'nun hikayesinde değinmek istediği mesele çok fazla. Yakın tarihimizden izler, modern dünyanın bizden çaldıkları, kültürel yozlaşma, gurbetçilik ve parçalanan aileler, maneviyattan kopan ve sendeleyen insanlar, tutunamayanlar ile tutunmaya çalışanlar, üniversitelerdeki liyakatsizlik, kendi özünü arayan insan...Peki bu kitabı okumayı bana keyifli kılan neydi? Mustafa Kutlu Sevincini Bulmak'ta Türk Dili ve Edebiyatı mezunu bir yazar olmanın farkını ortaya koymuş. Uzun uzun Ahmet Hamdi Tanpınar'dan bahsetmiş. Hikaye baştan ayağa Türk Edebiyatı kokuyor. Fuzuli'den Yahya Kemal'e, Nazım Hikmet'ten İsmet Özel'e birçok şairden şiir alıntıları yapmış. Birçok yazar, kitap isimleri de cabası. Şiir ve edebiyat hakkındaki görüşlerini Edebiyat Fakultesinde akademisyen olan Suna'yı aracı yaparak dile getirmiş. Hatta bir yerde de kendisine ve eserine gönderme yapıyordu. Kutlu'nun bu hikayesini üslup ve teknik olarak farklı buldum, yazar her hikayesinde kendini yenilemeyi başarıyor. Okuyucu kendini hikayeye kaptırdığı anda kendisini yazar ile konuşurken buluyor. Hikayenin sonunda da bir sürpriz ve yenilik söz konusu. Kitabın kapağı çok güzel tasarlanmış diğer kitapları gibi. Kitabın kalınlığı ise diğer hikaye ve denemelerine göre daha kalın sanki. Sevincini Bulmak Kutlu'nun çok beğenip sevdiğim kitapları arasında yerini aldı.İleride tekrar okumayı düşünüyorum.
Sevincini Bulmak
Sevincini BulmakMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20181,800 okunma
Reklam
Çökelekten kale yaptıkları söylenir Kemahlıların. Öylesine kavruk, nasipsiz. Bir tekne tandır ekmeği yaparlar asarlar, sonra soğan, bildiğin yeşil soğan, gelsin çökelek-ayran. Bulgur aşı öğle-akşam. Dağlar çıplak, dereler susuz. Bir tarafından tutamamışlar dünyanın. Kara tiren yetişince Kemah boğazına, gurbetçilik yolu açılıvermiş, yazın köyde, kışın gurbette.
Türkü bestelenmez; yakılır. Türkünün yakılması için insanoğlunun yanması gerek. Sen yanmasan; ben yanmasam, o yanmasa, biz yanmasak, nasıl yakılırdı türküler? Seferberlik olmasa, insanlar savaşa sürülmese, Pir Sultanlara darağaçları kurulmasa, Karacaoğlanların gözünü sevdalar bürümese, emekçiler el kapılarında gurbetçilik yapmasa, analar oğullarına, kızlarına yanmasa, nasıl yakılır türküler? Halkın vicdanından yansıyan ve bilincine kazınan olayların tütsüleri insanın genzini yakmasa nasıl yakılır türküler?
Köylülerin dedikleri, dönüp dönüp, aklına geliyor. "Bildiğin gurbetçilik! Toprağın yohsa, ohuman yazman yohsa, bir lokma ekmeğin ardından gidilecek... Leylek temsili..."
Sayfa 115 - Türkiye İş Bankası
Gurbet zalimdir, zor zanaattır gurbetçilik...
Sayfa 219 - YKYKitabı okudu
Gurbetçilik...
- Almanya'dan geldi o - Bozuk bu saat duruyor, niye? - Bozuk da ondan. - Bozuksa niye atmıyoruz? - Çünkü o Almanya'dan geldi.
Sayfa 88 - MGV Yayınları, 1. Baskı, Ocak 2017
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.