Bayramda Eskişehir'deydim. Akrabalarımızla bayramlaşmak üzere eski mahalleye, Kurtuluş Mahallesi'ne gittik, çocukluğumu yaşadığım yere. 19 Mayıs Ortaokulu'ndan bir sınıf arkadaşımla karşılaştım. Birkaç öğretmeni, bazı arkadaşları ve anıları hatırladık birlikte. Sonra Gül öğretmeni hatırlattı arkadaşım, benim hiç unutmadığım Fransızca öğretmenimizi
Gönül gurbet ele çıkma
Ya gelinir ya gelinmez
Her dilbere meyil verme
Ya sevilir ya sevilmez
Yürüktür bizim atımız
Yardan atlattı zatımız
Gurbet elde kıymetimiz
Ya bilinir ya bilinmez
Bahçenizde nar ağacı
Kimi tatlı kimi acı
Gönüldeki dert ilâcı
Ya bulunur ya bulunmaz
Deryalarda olur bahrî
Doldur da ver içem zehri
Sunam gurbet elin kahrı
Ya çekilir ya çekilmez
Emrah der ki düştüm dile
Bülbül figan eder güle
Güzel sevmek bir sarp kale
Ya alınır ya alınmaz
Gönül derdiyle düştüm gurbete ben kaç yıldır
Aşk kapısında girdim nöbete ben kaç yıldır
Yarime kavuşunca Allah'a şükreyledim
Doydum sevda denilen şerbete ben kaç yıldır.
Ada bir cennet, insanlar birer melek, şaştım kaldım. Ama insanın doğup büyüdüğü yer başka. İnsanın yüreğini koparıp almışlar gibi oluyor. Girit benim düşlerimden hiç çıkmıyor. Gurbete düştüm düşeli doğduğum toprak gündüz hayalimde gece düşümde.