Ağlayı ağlayı düştüm yollara Karışayım boz bulanık sellere Adı sanı duyulmadık illere Gitmeyince gönül yardan ayrılmaz Ahım kaldı şu gelinin ahtında Deremedim güllerini vaktında Karanlık gecede kolum altında Yatmayınca gönül yardan ayrılmaz Gözüm kaldı şu kaplanın postunda Azrail de can almağın kasdında Döne döne teneşirin üstünde Yunmayınca tenim yardan ayrılmaz Hadini de Karac'oğlan hadini Aramazlar gurbet ile gideni Ak göğsün üstünde çakır dikeni Bitmeyince gönül yardan ayrılmaz
Karacaoğlan
Karacaoğlan
Gönül gurbet ele çıkma Ya gelinir ya gelinmez Her dilbere meyil verme Ya sevilir ya sevilmez. .. Emrah der ki düştüm dile Bülbül figan eder güle Güzel sevmek bir sarp kale Ya alınır ya alınmaz.
Erzurumlu Emrah
Erzurumlu Emrah
Reklam
Tespitlerine bayıldığım..
“Gönül derdiyle düştüm gurbete ben kaç yıldır Aşk kapısında girdim nöbete ben kaç yıldır Yarime kavuşunca Allaha şükreyledim Doydum sevda denilen şerbete ben kaç yıldır” Hadi ordan yalancı, dedim; acemi şair! Gurbete çıkışının tek nedeni, sefaletten kurtulma içgüdüsüdür. Babanın kaderini yaşamak istemediğin için şimdi sıraların üstünü kirletiyorsun. Çok para getiren bir üniversiteye de giremedin. İnsanlardan kaçtığın için de 'karşıt gruplar' içinde yer alamadın. Pis ve küçük bir odada kim bilir kaç arkadaşınla birlikte sefalet çekiyorsun. Aman Allahım dedim, bu ne karışık düzen!
Sayfa 33 - İletişim Yayınları
Özleyiş
Özledim... Yanıklık canıma değdi... Özledim, günlerce daha özlerim. Hasret türkü olsa, ben onu çalsam, Kırılıp giderdi nice sazlarım... Yatın ümitlerim, uykuya yatın! Bitin hasretlerim, tükenip bitin! Ayrılık ateşi çetinmiş, çetin; Onunla dikleşir bütün düzlerim. Yanımda sanarım, bakarım düştür; Güldüm zannederken gözlerim yaştır. Umduğum ne varsa hepsi de boştur; Yine de bekliyor onu gözlerim. Sazlar var: Durmadan gurbeti çalar; Hayâl var: Gözümü, gönlümü çeler. İçimde bir bülbül şakıyıp çiler: Özledim, yıllarca daha özlerim... 1 Eylül 1944
Sayfa 69 - BaysanKitabı okudu
Hz Ali efendimiz Sıffin'den dönerken Kufe dışındaki mezarlığa gelince " Ey yalnızlık diyarının, ıssız yerlerin, karanlık kabirlerin halkı; ey toprağa döşenmiş, gurbete düşmüş, yalnızlığa eş olmuş, korkunç ve tenha yerlere sığınmış kişiler; siz bizden önce yaşadınız, gittiniz; bizse ardınıza düştük, size ulaşmak üzereyiz. Bıraktığınız evlerde oturanlar var, zevcelerinizi nikahladılar, mallarınızı paylaştılar. Bu bizim size verdiğimiz haber! Peki ya sizden ne haber?" demiş sonra yanındakilere dönerek "Söz söylemelerine izin verilseydi size elbette haber verirler, derlerdi ki: Gerçekten de en hayırlı azık takvadır."
Sayfa 261Kitabı okudu
208 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
mithrandir21 / Uğur
mithrandir21 / Uğur
dostum o kadar güzel yorumlamış ki ne diyebilirim diye düşündüm. Kendimce bir şeyler katayım dedim bakalım. Nasipte varsa olur derler ya, tesadüf eseri Mehmet Bey’in paylaşımını görerek yorumda bulundum. Bunun sayesinde sitemizdeki ikinci yazarımızdan imzalı ve hıphızlı kargo ile kitap edindim. Çok mutlu oldum.
Tuna'nın Türküsü
Tuna'nın TürküsüMehmet Yılmaz · Roza Yayınevi · 201597 okunma
Reklam
814 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.