Gurme okur

Diodorus Sicukus MÖ 1.yy da Mısır'ı ziyaret ettiğinde eski bir kütüphanenin kalıntılarına ait giriş noktasına oyularak yazılmış bir kitabe görmüştür. 'RUH TEDAVİ MERKEZİ'. Belki de bir kütüphaneninvarmak isteyebileceği en yüksek emel budur.
Reklam
Sen sen oldun. Ben ben oldum. Ne sen umdun. Ne ben umdum..
"Bir portakal ağacına baktığımızda, mevsimden mevsime yaşamını güzel yeşil yapraklar, hoş kokulu tomurcuklar ve tatlı portakallar vererek geçirdiğini görürüz. Bunlar bir portakal ağacının yaratabileceği ve dünyaya sunabileceği en iyi şeylerdir. Biz insanlar da günlük yaşamlarımızın her anında, düşüncelerimizi, sözlerimizi ve eylemlerimizi dünyaya sunabiliriz. Zamanımızı bilgece kullanmalı, sevgiyle merhametle, șefkåtle ve anlayışla, güzel seyler söylemeli, ilham vermeli, bağışlamalı, dünyayı ve birbirimizi koruyacak, kollayacak șekilde davranmalıyız."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Ömrümüzün baharı derler ya, boș ver Eminecan...Bu nasıl bir bahar ki; bebelerin çocukluk bilmediği, taze gelinlerin, eceldir başa çıkılması yok deyip toprağı avuçladığı, er kişilerin ezilmekten kapaklığa dönüştüğü, bunu başaramayanınsa katil hırsız olduğu bir baharın içindeyiz. Hastaları, sakat edilmişleri saymıyorum, genele varmak işimiz bizim. Bu nasıl bir bahar ki Emine, kurşundan eritilmiş, ayak değdirilmez yırtıcı dikenli dalların her yanı kapladığı bir bahardır."
Reklam
"Gerçek mucize suda ya da havada yürümek değil, toprakta yürümektir. Her gün idrak dahi etmediğimiz bir mucizenin içindeyiz. Mavi bir gökyüzü, beyaz bulutlar, yeşil yapraklar, bir çocuğun meraklı gözleri, kendi gözlerimiz. Hepsi birer mucizedir.." -Thich Nhat Hanh-
"Beni sokaklarda kaçamak bakışlarla süzen gözler bekliyordu, benim gibi olmadığı için kendini şanslı varsayan bencil yaratıklar bekliyordu. -Onlar süngülerini hazırlamış mangalarca asker; ben süngülerine çiçek takan çocuk. Süngüye karşı çiçek, savaşmalıyız.-"
"Güzelliği severim ve kültür, güzelliği daha incelikli değerlendirmemi, ona daha iyi nüfuz etmemi sağlayacaktır."
Sayfa 131Kitabı okudu
Ve Polo: "Biz canlıların cehennemi gelecekte var olacak bir şey değil, eğer bir cehennem varsa, burada, çoktan aramızda; her gün içinde yaşadığımız, birlikte, yan yana durarak yarattığımız cehennem. İki yolu var acı çekmemenin: Birincisi pek çok kişiye kolay gelir: cehennemi kabullenmek ve onu görmeyecek kadar onunla bütünleşmek. İkinci yol riskli: sürekli bir dikkat ve eğitim istiyor; cehennemin ortasında cehennem olmayan kim ve ne var, onu aramak ve bulduğunda tanımayı bilmek, onu yaşatmak, ona fırsat vermek."
Reklam
Yerde duran bir yaprağı almıştı. Bana bu yeşil dokusundaki inceliği, sinirlerinin ahenkli çizgilerini,çevresinin mükemmel oranını, oyalarındaki bahar tazeliğini gösterdi. -Dünya, dedi, çok fazla güzel. Kendi kendime nasıl oluyor da insanlar bu kadarına dayanabiliyorlar diye şaşırıyorum. Belki de farkına varmıyorlar, belki de görmemezlikten gelerek kendilerini savunuyorlar ya da sevmek kabiliyetleri yok..
Sayfa 167Kitabı okudu
"Sözgelimi, bugün vedalaşırken kollarını boynuma dolayıp kürek kemiklerimi yokladı, kanatlarım güçlü mü diye bakıyormuş. Gelenek ve önyargı seviyesinin üstünde uçmak isteyen kuşun kanatları güçlü olmalıdır. Zayıf kuşların yara bere içinde, yorgunluktan perişan olmuş halde yere düştüğünü görmek çok acıklıdır,' dedi.
"Zamanı .... parçalıyor, insanları kuşaklara bölüyorlardı. Hepsine ve hiçbirine aittik. Bizim kendi senelerimiz yoktu aslında."
"Bir daha göremeyeceğimiz yüzlere vuran ışığı yakalamak, yok olmuş yiyeceklerle dolu sofralara vuran, çocukluğunun pazar anlatılarında orada olan, yaşanmış şeylerin üzerine her daim vurmaya devam eden o ışığı, kadim ışığı yakalamak. Artık asla olmayacağımız zamandan bir şey kurtarmak"
Bizi heyecanlandıran arzuların karşısında haddini bilmenin bilgeliği vardı. "Ne çok şey istiyorsun hayattan
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.