- Özel hayatın nasıl gidiyor?
- Birisi vardı, ama şimdi yok. (Gülerek)
- Olsun, daha önünde uzun bir hayat var.
- Öyle tabii, insanlar da kitaplar gibidir. Hayatın boyunca yenilerini okursun. Ama insanın istediği bir şey olmayınca da içi burkuluyor.
- Dediğin gibi insanlar da kitaplar gibidir. Bazen rafına koyduğun kitabı on yıl sonra tekrardan eline almak istersin, ilk tanışmanmış gibi bir kez daha tanışabilirsin, çok farklı bir ilişki yaşayabilirsin.
Yaşayabilirsin yaşamasına tabii, ama gururun canından çok sevdiğin ile konuşmanı kesmeni sağlayacak kadar büyükse o kitap asla diğer kitaplar ile aynı rafa konulmaz. Göz önünde olmayan, kuytu ve karanlık köşedir onun yeri. Zaman geçer, mantığın kalbine ağır basar ve düşünürsün; sana yapılan hataları, kırıldığın her an yapılan çirkin muameleleri, kendini değersiz hissetmeni sağlayacak davranışları...
Ve diyeceksin kendi kendine: ''Bir daha böyle bir aptallığa düşmemek için çok dikkatli olmalıyım.'' Diyeceksin demesine ama kalbin böylesine saf böylesine art niyetten arınmış olunca, doğru insanı bulana kadar aynı hataya tekrar tekrar düşeceksin. Bunun bilinciyle bunları yazarken bile kendini haklı bulacaksın. Durup bir iç çekip devam edeceksin, düşünmeye ve hatalarını tekrar etmeye. Yaptıkların için gönlün rahat olduğu sürece sana yapılanlara üzülmeyeceksin. Dünya hassas kalpler için cehennem ne de olsa. Yaşadığın yere adapte olacaksın ve her seferinde bir öncekinden daha çok seveceksin.