Bu geniş sessizliğin içinden çıldırarak,
Bu geniş mezarlığı her gece bekliyorum
Ben, ben ölmüşlerimi kaldırmak istiyorum,
En derin kuyuların içine haykırarak.
Ne oldun bilinmez, geçmez seneler..,
Onu bana verin, onu, geceler!
Açılsan ey kapı! Yıkılsan duvar!..
Yağmur, yağmur, yağmur.
Taşıyor oluk.Yağmur, yağmur.
Yokluk, her yanda yokluk.
Toprak olan kemik, boşalan mezar
"Bozdoğan yoldaş olamaz güvercinle,
Çünkü o, beslenir güvercin etiyle.
Koyunlar da komşu olamaz kurt ile
Kurttan göreceğini görmüş fazlası ile...
Kelebekler birlikte uçmaz güvercinle,
Güvercinler de kelebekleri sevmez öyle.
Kedilerle oynamaz ki sıçanlar, kardeşçe
Oynarım dese, tepetaklak olup ölür, nafile...
Hayatta yemeği kim sevmemiş.
Kurnaz hayat bununla çevrelenmiş.
Hışırtısını bulup, serçeyi yutan yılanı,
Yolunu bulup, karıncalar avlayıvermiş..."
Demiş idi,
Demiş idi kart ozan,
(Suçu başkalarında çok bulan)
Bir ücrada şarap içerken ikimiz,
Benden sigara isteyip, keyif çatan...