33 KURŞUN
Bu dağ Mengene dağıdır
Tanyeri atanda Van'da
Bu dağ Nemrut yavrusudur
Tanyeri atanda Nemruda karşı
Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur
Bir yanın seccade Acem mülküdür
Doruklarda buzulların salkımı
Firari guvercinler su başlarında
Ve karaca sürüsü,
Keklik takımı...
Yiğitlik inkar gelinmez
Tek'e - tek döğüşte yenilmediler
Bin yıllardan bu yan, bura uşağı
Gel haberi nerden verek
Turna sürüsü değil bu
Gökte yıldız burcu değil
Otuzüç kurşunlu yürek
Otuzuç kan pınarı
Akmaz,
Göl olmuş bu dağda...
Uyku
Bana çiçek gönderme
Bir kuş ağacı gönder
Dallarında gezinsin
Kül rengi güvercinler
Konsunlar yastığıma
Uyutmak için beni
Sırtlarında kuş tüyü
Gagalarında ninni
Kaldırıp yatağımı
Uçursunlar göklere
Kendimi yıldızlarda
Bulayım birdenbire
Bana çiçek gönderme
Bir kuş ağacı gönder
Alnıma dokunanlar
İyileşmiş desinler
CENAZE MERASİMİM
Bizim avludan mı kalkacak cenazem?
Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan?
Asansöre sığmaz tabut,
merdivenler daracık
Belki avluda dizboyu güneş ve güvercinler olacak,
belki kar yağacak çocuk çığlıklarıyla dolu,
belki ıslak asfaltıyla yağmur.
Ve avluda çöp bidonları duracak her zamanki gibi.
Kamyona, yerli gelenekle,yüzüm açık yükleneceksem,
bir şey damlayabilir alnıma bir güvercinden; uğurdur.
Bando gelse de, gelmese de çocuklar gelecek yanıma,
meraklıdır ölülere çocuklar.
Bakacak arkamdan mutfak penceremiz.
Balkonumuz geçirecek beni çamaşırlarıyla.
Ben bu avluda bahtiyar yaşadım bilemediğiniz kadar.
Avludaşlarım, uzun ömürler dilerim hepinize...
NAZIM HİKMET
bam telimde parmak izin duruyor
yeni boyanmış bir aşka oturduk
kalkarsak üzerimizde kalacak izi
korsan limanlarda bekliyoruz birbirimizi
omzumuzda mırıldanan güvercinler dahil
aldatıyor bu kahperengi hayat bizi
sarhoş olup zehirliyoruz sırlarını
bu aşkı herkese susmak
şarapsız çalmam kadar ayıp kapını
içimdeki müziğin susması
altındaki tabureyi tekmeleyip kemancının
çalması gibi son notalarını...
Ö.Dirik
Gün boyunca bu meydanda
Bir avuç buğdaya tutsaktı güvercinler
Ağaçlar çaresizliğime gülüyordu
Yaşlı vapurlar ölüm beklentisinde..
Bir gün kurutacağım bu körfezi
Ne martılar,
Ne vapurlar,
Ne de sen kalacaksın..
Korkuyla uyanıp düşlerinden
Yalnızlığına ağlayacaksın..
(Alıntı)
...
Ben adam
Başka adam
Yürük adam
Yıkmış sokaklara boylu boyunca gençliğini
Ümitlerini güvercinler gibi uçurmuş
Binlerce defa kaybetmiş ümitlerini
Gemilerin kayboldukları yerde kaybetmiş
Hain şiirlerde hain türkülerde kaybetmiş
Binlerce defa yeniden bulmuş
Ümitlerini
Sonra fecir çığlıklarının saçlarından tutmuş
Deniz gider o gider
Bulut gider o gider
Ben adam
Başka adam
Yürük adam
Bir muammayım ben...
Bilinmez
Derin...
Geçmişimde yaşayan ölülerim var benim
Yüreğime gömdüğüm dirilerim
Geleceğe dair uçsuz bucaksız sorularım..
Yaktıklarım
Yandıklarım
Güvenipte kandıklarım...
Nice acıları kilitlediğim sandıklarım var benim..
Kuyularım var benim
Nice Yusuflar sakladığım
Umutlarım var
Bembeyaz güvercinler uçurup
Umutsuzca beklediğim..
Bir muammayım ben...
Bilinmez
Derin...
Kendini bile yabancı
Hüzne aşikar...
Uğur Akbaş
Agatha Christie'nin diğer kitapları gibi bu kitabı da mükemmel.Cinayetlerin işlenmesi,olay örgüsü gerçekten o kadar güzel ki.Düşünüyorum da bir insanın bir birinden farklı 100 yakın cinayet kitabı yazması nasıl olabilir?Hiç biri de birbirine benzemiyor üstelik.Bu yazarlar hiç mi başka kitaplardan etkilenmez???
İnsan ne zaman geri çekmesi gerektiğini bilmeliydi, bu da yaşamın gereklerinden biriydi.Gücün azalmaya, görüşün daralmaya, anlayışın kıtlaşmaya işten sıkılmaya, çalışmayı sürdürme fikrinden korkmaya başlamadan çekilmesini bilmek gerekiyordu.
İnsan neden öğretmekten hoşlanır? Bunun nedeni kendinin değerli ve önemli bir insan olduğunu düşünmek olabilir mi? Hayır, hayır... Bu kadar kötü bir neden olamaz. Hayır, bence bu balık tutmak gibi bir şey. Bence ne yakalayacağımızı, denizden ne çıkacağını bilememeniz bunu cazip kılan. Alacağınız yanıt! Göreceğiniz karşılığın niteliği! Budur sizi heyecanlandıran. Bazen amaçladığına ulaşmak o kadar muhteşem bir şey ki! Ama maalesef pek sık olmuyor.
Büyükler sayılardan hoşlanır. Onlara yeni bir dostunuzdan söz açtınız mı, hiçbir zaman size önemli şeyler sormazlar. Hiçbir zaman: ” Sesi nasıl? Hangi oyunu sever? Kelebek toplar mı?” diye sormazlar. “Kaç yaşındadır? Kaç kardeşi var? Kaç kilodur? Babası kaç para kazanır?” diye sorarlar. Ancak o zaman tanıdıklarını sanırlar onu. Büyüklere: “Pembe kiremitten bir ev gördüm, pencerelerinden sardunyalar, damında güvercinler vardı” derseniz, o evi bir türlü gözlerinin önüne getiremezler. Onlara: “Yüz bin franklık bir ev gördüm” demeniz gerek. O zaman: “Aman ne güzel!” diye bağırırlar.