1945 Martı'nda Observer ve Manchester Evening News gazetelerinin savaş muhabiri olarak Paris'te bulunan Orwell, orada Josef Çapski adında bir Rus'la tanışır. Çapski Sovyetler Birliği'ndeki bir çalışma kampından ve Katin Kıyımı'ndan kurtulmuş, Paris'e gelmiştir. Orwell'in Arthur Koestler'e yazdığı bir
Allah’ım,
Güvercinin ruhunu vahşi hayvanlara emanet etme.Hatırla; hayatım bir soluktan ibaret
Değirmenlerin gürültüsü
Ve o acı dolu aylara
Ve çevremi saran neşeli şarkılar
Ve canlı ışıklar yitip gitti.
Ne mutlu, bu zamanda hasat yapanlara
Ve elleriyle başakları toplayabilene..
İçimizde hiç kimse bilmiyor; ne kadar vakti kaldığını
Hasat zamanı geçti, yaz artık bitmek üzere
Ve bir kurtuluş bulamadık.
Güvercinler gibi bağrışıyoruz adalet için
Ama kimse duymuyor bizi.
Ve karanlıkta, ışığı bekliyoruz.
Ey sen, sevginin gücüyle taşan nehir
Bize doğru gel
Bize doğru gel.
[ Fürûg Ferruhzad 🤎
SABIKA
Hangi suçun kaydı yapılır uçan kuşlara?
Hangi kelepçe bulutlara paslı zincir?
Hangi sevdaya daha fiyakalı af çıkar?
Genel af diye yazar mı gazeteler anne?
Ben iyice delirdim rüyada gördüğüyle kavuşur mu insan?
Ummadığım bir anda güzel haberim olur mu acaba?
İçimde ki kelebekler beni yurt edindi,
Bilmem bu saf gönlümü sevindirir mi?
Ben seni aklımdan çıkarsam,
Bir oluyor kalbime giriyorsun utanmadan.
Ah beni aşkın kökünden sınıyor,
Kalbim durmadan hiç söz dinlemiyor.
Haykıracağım ruhumda bu
İsterdim ki kelimeler çiçek çiçek eşiğine yağsın; isterdim ki kelimeler yıldız yıldız aydınlatsın odanı. Sönen gözlerimin bütün aydınlığı kıvılcımlaşsın onlarda. Kelimeler buseleşsin ve güvercinler gibi, kuğular gibi, kırlangıçlar gibi uçsun sana...